TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
İcra dairesinden gönderilenler dışında başka bir kurumdan intikal eden icra işlemlerinin uygulanma imkanı bulunmaması sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından ikramiyenin borçluya ödenmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı-
Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınması; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınması gerektiği- Kanun’da ilk derece mahkemesince verilen kararların temyiz edilmesi hâlinde kesinlik sınırının tespitine dair açık bir hüküm bulunmadığından HMK’nın 341/2. maddesindeki düzenlemenin dikkate alınmasının gerekli olup, eldeki davada ön sorunun bulunmadığına birinci görüşmede oy birliğiyle karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildiği- Olay tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 49 ve devam eden maddeleri uyarınca, haksız fiil sorumluluğunun doğabilmesi için fiil ile zarar arasında “uygun illiyet bağı” bulunmasının zorunlu olduğu- ... 5. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında; davalının davacıya yönelik silahla tehdit suçu ile ilgili her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden davalının beraatine; nitelikli kasten yaralama suçundan ise davalının mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları mahiyeti itibariyle hukuk hâkimini bağlamadığı gibi, TBK’nın 74/2. maddesi gereği hukuk hâkiminin ceza hâkiminin kusur değerlendirmesi ve zarar belirlenmesine ilişkin kararı ile de bağlı olmadığı- Davanın tarafları arasındaki yaş farkı (olay tarihinde davacı 49, davalı 68 yaşındadır), olayın gelişimi, yaralanmanın meydana geldiği yerin daralan dönen merdiven olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalının eylemi ile yaralanma sonucu arasında davalının tazminat sorumluluğunu gerektirecek şekilde uygun illiyet bağı bulunmadığından, davanın yasal dayanağı olan Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve 56. maddelerinde öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden, mahkemece davanın reddine-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmeli; sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Somut olayda; raporun kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun düzenlenmediği- İtiraz Hakem Heyeti tarafından; maluliyet raporundaki bu eksikliğin giderilmesi için taraflardan alınan süre uzatım muvafakati ile davacı vekiline süre verildiği; verilen sürenin Covid-19 salgını nedeniyle yargıda sürelerin uzatıldığı döneme denk geldiği ve karar tarihi itibariyle de raporun sunulamadığı- İtiraz Hakem Heyeti'nin maluliyet raporundaki usuli eksikliğe ve tamamlanması gerektiğine ilişkin tespit ve kabulü yerinde olmakla birlikte; 5684 sayılı Kanun'un 30/12. maddesi gereği, İHH dosyanın kendisine intikalinden itibaren 2 ay içinde kararını vermek zorunda ise de, bu sürenin tarafların muvafakati ile uzatılmasına yasal bir engel bulunmadığı- Kaldı ki, davanın taraflarından bu hususta daha önce süre uzatım muvafakati alınmış olup, yeniden süre uzatımına gidilmesinin önünde de yasal bir engel olmadığı- Diğer yandan, tüm ülkeyi etkileyen salgın hastalık nedeniyle, rapor düzenleyen hastanelerin çalışmalarındaki aksamaların davacının hakkına halel getirmemesi gerektiği-
Davalının Askeri Mahkemede yapılan yargılaması neticesinde verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, ne kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden ne de maddi olgunun belirlenmesi yönünden bağlayıcı olmadığından, davaya konu eksik malzemeler bakımından davalının sorumluluğunun tayininde dosya kapsamı ile değerlendirme yapılması gerektiği- Eksik olduğu iddia edilen malzemelerden davalının sorumlu olmasını gerektirecek yeterlilikte delil bulunmadığından tazminat davasının reddi gerektiği-