Davacının aracını kira sözleşmesi ile davalıya teslim ettiği ve bu aracın davacıya ait bilgileri içeren sahte kimlikle diğer davalıya satıldığı anlaşıldığından, davacının kendisine ait aracı kiralamış olduğundan araç malikinin rızası ile elinden çıkmış olduğu ve bu noktada satın alan davalının iyi niyetli olup olmadığının irdelenmesi gerektiği- Aracı satın alan davalının sahte kimlik kullanan kişiler ile birlikte hareket ederek davacıyı zarara uğratmak istediği yönünde bir delil bulunmadığından iyi niyetli olduğu kabulü lle davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için satın alan davalının satış bedeli olarak ödemiş olduğu bedeli kendisine iade etmesi gerektiği-
Hukukumuzda kişilerin huzur ve güven içerisinde alışverişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ile ilgili olarak 4721 sayılı TMK. mad. 2 genel hükmü ayrıca menkul mallarda mad. 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise mad. 1023 özel hükümlerinin getirildiği- Devletin nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlendiği, bunların aleniliğini sağladığı, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul ettiği, değinilen sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini koruma zorunluluğunu duyduğu ve tüm bunların TMK. mad. 1023 ve 1024 uyarınca desteklendiği- Muvazaa iddialarında yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği- Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı- Davacıların, davalılardan birinin ve diğer davalının teyzesinin görümcesi olduğu iddiasının aydınlatılması ile davalıların komşu oldukları hususları üzerinde durularak, davalının iyi niyetli olup olmadığının araştırılması, iyi niyetli olmadığının tespit edilmesi halinde iptal ve tescil isteğinin, iyi niyetli olduğunun tespit edilmesi halinde ise tazminat isteğinin kabul edilmesi gerekir iken, anılan hususlar üzerinde hiç durulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, mirasçılık belgesinin iptaline ilişkin karar sayılı ilamının kesinleşmediği anlaşıldığından, ilamın kesinleştirilmiş örneğinin temin edilerek, mahkemece davacıların taraf sıfatının belirlenmesi, bilahare davacının temliki bildiğine ilişkin davalı iddialarının, akrabalık ilişkileri de araştırılmak suretiyle ve davalı tarafın ediniminde iyiniyetli olup olmadığının duraksamaya yer bırakmaksızın tespiti ile sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı- Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyiniyetli gözükeni değil gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması gerektiği- Taşınmazı edinen diğer kayıt maliklerinin iyiniyetlerinin aksinin kanıtlandığını söyleyebilme olanağı olmadığından,  tapu iptali-tescil isteği bakımından davanın reddedilmesi; terditli istek olan tazminat isteği bakımından değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı- Davalınn iktisabının iyiniyetli olup olmadığının ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının tarafların tüm delilleri eksiksiz toplanarak açıklığa kavuşturulması, hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı-
Satış sözleşmesinin iptali ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescil istemine ilişkin davada, T.M.K. mad. 988 uyarınca aracın malikinin rızası ile elinden çıkmış olduğundan asıl malikin, iyi niyetli zilyet olan üçüncü kişiye bu kişinin, satış bedeli olarak ödemiş olduğu bedeli vermeden satış sözleşmesinin iptalinin ve tescilin mümkün olmayacağı-
Araç mülkiyetinin tespiti, tescil ve maddi tazminat istemlerine ilişkin davada, davalı şirket adına hareket eden davalı, davaya konu aracı iyi niyetle satın aldığı anlaşıldığından, TMK. mad. 989 uyarınca davacının, araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalı ve davalının yetkilisi olduğu şirket tarafından ödenen satış bedelinin davacı tarafından kendilerine ödenmesi gerektiği- Araçların trafik tescil işlemleri idari bir nitelik taşıdığından, idari makamları belirli bir biçimde işlem tesisine zorlayıcı nitelikte tescil kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Türk Medeni Kanunu'nun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngördüğü-Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabının geçerli olmadığı, gerçekten Medeni Kanun'un 989. maddesi bu hususta açık düzenleme içerdiği- Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabileceği-Davacı kendi adına kayıtlı aracı kiralanmak üzere D.Rent A Car - A. Dedeoğlu'na bıraktığı için malikinin elinden rıza ile çıktığı, o halde emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davalının iyiniyetli olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekeceği- Gerek Savcılık soruşturması, gerek dava dosyasında, sahtecilik işleminde davalının kendini T.. Ç.. olarak tanıtan kişi ile birlikte davacıyı zarara uğratmak maksadı ile (kötüniyetli) hareket ettiğine dair herhangi bir delil ve kanaat verici emare bulunmadığından davalının iyiniyetli kabul edilmesi gerekeceği, o halde davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalının satış bedeli olarak ödediği bedeli, kendisine iade etmesi gerekeceği, mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı, gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğu, bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği, nitekim bu görüşten hareketle, "kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edildiği, bilimsel görüşlerinde aynı doğrultuda geliştiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor