Arsa  niteliğindeki  taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde, taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve doğalgaz boru hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde ve zarara ilişkin diğer iddialar  ispatlanamadığından ve munzam zarar koşulları  oluşmadığı-
Munzam zararın temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar geçecek zaman içinde artarak devam eden yeni bir borç olduğu- Asıl borcun kaynağı haksız fiil, sebepsiz zenginleşme veya sözleşme olduğu halde, bu borcun hukuki sebebinin asıl alacağın temerrüde uğraması gibi hukuka aykırılık olduğu- Tahkim sözleşmesi yapılırken tahkime konu yapılacak uyuşmazlığın belirli olması (uyuşmazlığın hangi hukuki işlemden kaynaklandığının taraflarca bilinmesi) gerektiği- Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan tahkim şartı yalnızca sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar için geçerli olup temel ilişkiden bağımsız olan ve esas olarak Borçlar Kanunundan kaynaklanan munzam zarar taleplerini kapsamadığından uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin yetkili olduğu-
Kamulaştırma konusu irtifak hakkı  karşılığı tespit edildikten sonra, doğalgaz boru hatları ile ilgili olarak halen yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri de dikkate alınıp, emniyet mesafeleri ve bu nedenle getirilen kısıtlamalar da göz önünde bulundurulmak suretiyle taşınmazın arta kalan bölümü ile bu kısımdaki yapıların kullanılıp kullanılamayacağı ve kullanılamayacağının tespiti halinde mermer fabrikasında meydana gelecek zarar ile makine aksamının sökme, nakliye ve takma masraflarının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kesinleşen iki ayrı ilam olsa da aynı hukuki sebebe dayalı olarak iki defa ödeme yapılmasının sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı- Ara karar gereğince tedbirin kaldırılmasına ve yatırılan teminatın davacıya iadesine karar verildiği anlaşıldığından ve ortada bir tedbir kararı kalmadığından İİK'nın 72/4. maddesi gereği tazminata hükmedilemeyeceği-
Temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edildiği, bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut olmayıp davacı; para alacağını zamanında tahsil etmesi halinde ne şekilde kullanacağını, paranın zamanında verilmemesi nedeniyle faiz dışında ne gibi maddi zararlarının oluştuğunu; somut delilerle ispat edemediğinden munzam zarar istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğu-
Davacı para alacağını zamanında tahsil etmesi halinde ne şekilde kullanacağını, paranın zamanında verilmemesi nedeniyle faiz dışında ne gibi maddi zararlarının oluştuğunu somut delilerle ispat edemediğinden munzam zarar istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğu-
Taraflar arasında eser sözleşmesi imzalandığı, yüklenici tarafından sözleşmenin bakiye alacağının ödenmemesi ve hakediş bedellerinden kesilen teminatların iade edilmemesi gerekçe gösterilerek feshedildiği, yüklenicinin sözleşmenin feshi halinde isteyebileceği zararın menfi zarar ile kâr kaybı olduğu, hakedişlerden teminat olarak kesinti yapıldığı, hakedişlerden yapılan kesintilerin menfi zarar kapsamında kaldığı ve sözleşmenin feshi nedeniyle iadesinin gerektiği, davacının alt yüklenici (taşeron) olarak çalıştığı hususunun idareye bildirilmemesi ve çeklerin daha düşük bedelle bozdurulması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın müspet zarar niteliğinde bulunduğu ve sözleşmenin feshedilmemesi halinde istenilebilecek zararlardan olduğu, tasfiye hakedişinde tespit edilen alacak yönünden uyarlama talebinin munzam zarar niteliğinde bulunduğu, davacının munzam zarar talebine yönelik olarak herhangi bir delil ve belgeyi dosyaya sunmadığı ve zararını ispat edemediği-
Taraflar arasındaki düzenleme şeklindeki Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin "Banka Kredisi" başlıklı 3/d maddesinde, alıcının satıcının belirleyeceği bankadan banka kredisi kullanabileceğinin belirtildiği, davacı ile davalı banka arasında konut finansmanı kredi sözleşmesi içeriğinde inşaat projesinin diğer davalı şirketin yer almaması, gerekse davalı şirket ile davacı arasındaki satış vaadi sözleşmesi içeriğinde davalı bankanın yer almaması, davalı banka ve inşaat şirketi arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmaması dikkate alındığında iki sözleşme arasında ekonomik birlik oluşmadığı kuşkusuz olduğundan davalı banka yönünden pasif husumet yokluğundan verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Sözleşmenin içeriğinden davacının ödeme listesinde belirtilen tarihlerdeki alacaklar için yazılı olarak müracaatta bulunması gerektiği belirtildiği, bunun üzerine ödenmemesi halinde % 5 gecikme faizi uygulanmasının kararlaştırıldığı, yüklenicinin sözleşmeye göre aşaması gelen alacaklarla ilgili bir talepte bulunduğuna dair bilgi, belge bulunmadığından davacının akti faiz talebinde haksız olduğunun anlaşıldığı, munzam zarara ilişkin talebi bakımından ise munzam zararın faizle karşılanmayan zarara ilişkin olup, öncelikle faiz alacağına yönelik koşulların bulunması gerektiği, somut olayda az yukarıda açıklandığı gibi davacının faiz talebinde bulunamayacağı belirtildiğinden munzam zarar talebinde de bulunulamayacağı-
Sözleşmenin her sayfasında ve son sayfasında sağ alt kısımda davacı müşterinin imzasının bulunduğu bu nedenle haksız şart olmadığı- Sözleşmenin fesih tarihi itibariyle yürürlükte olan bu yasa maddesi ile taraflar arasında mevcut sözleşmenin organizasyon bedelinin iadesi talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Sözleşmeden kaynaklanan edimi yerine getirmekte temerrüde düştüğünü ve dolayısıyla parasını zamanında tahsil edemediği için temerrüt faizini aşan somut bir maddi zarara uğradığını ispat edemediği bu nedenle aşkın zarara ilişkin talebinin yerinde olmadığı- Davacının tasarruf bedellerinin iadesi talebinin dava tarihinde muaccel bir alacak olmadığı ve hukuki yararı bulunmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor