Davacı ve davalının akraba oldukları, yıkılan yerin taraflarca değil aile büyükleri tarafından inşa edildiği, içinde birkaç ailenin toplu olarak birlikte yaşadığı, daha sonra davacı ve ailesinin Antalya'ya taşındıkları, davalı ve ailesinin ise evi hep kullanmaya devam ettikleri, bir kısmı zaman içerisinde kendiliğinden çöken evin kalan kısmın ise tehlike oluşturmaması adına muhtarlık yardımı ile davalı tarafından yıktırıldığının anlaşıldığı, nizalı yerde davacı tarafında yapılan herhangi bir nizalı yapının bulunmadığı bu nedenle, dava konusu taşınmazda üstün ve korunmaya değer zilyetliği bulunmayan davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı zilyetliğine 3. bir kişinin saldırısının olmadığı, talebinin hukuki ve gerçek zilyedin kim olduğunun tespiti olduğunu belirttiğinden davaya bakma görevinin Asliye Hukuk mahkemesine ait olduğu-
Haksız fiil nedeniyle ürün zararından kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkin davada ürüne zarar verildiği iddiasında bulunan davacının malik olması gerekmediği gibi davacının ektiği ürüne, ürünün ekili bulunduğu taşınmaz malikinin dahi kendiliğinden müdahale ederek, hukuk dışında kendi hakkını elde etme imkanı da bulunmadığı, davacının malik olmaması veya mülkiyet hakkı bulunmamasının red gerekçesi olmayacağı- 
Husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi halinde davanın görüldüğü mahkemeye göre avukatlık ücretine hükmolunacağı-
Zilyetlik, hukuken korunmuş durum olduğuna göre, zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması önemli olmadığı gibi, açılmış bulunan bir davanın dinlenilmesine engel de olmadığı-
Zilyedin gasp ve saldırıya karşı dava hakkının, fiili ve faili öğrenmesinden itibaren iki ay ve her halde bir yıl geçmekle düşeceği-
Taraf ehliyetinin davada taraf olabilme yeteneği olup, dava şartlarından olduğu, dava şartlarının mahkemece resen gözönünde tutulacağı, diğer taraftan davadan önce ölmüş olan kişilere karşı, ölümle taraf ehliyeti sona erdiğinden, dava açılamayacağı, açılmış olan davanın ise reddedileceği, yoksa ölü kişinin mirasçılarına tebligat yapılmak ve davaya dahil edilmek suretiyle mirasçılara karşı davaya devam edilemeyeceği, ne var ki bu durumun, ölü davalının mirasçılarına karşı ayrı bir dava açılmasına engel olmayacağı-
Ecrimisil davalarının malik tarafından açılabileceği gibi zilyet (tapu tahsis belgesi sahibi) tarafından da açılabileceği-
Maliğin mülkiyet hakkına dayanarak dava açabileceği gibi bu haktan bağımsız olarak zilyetliğin korunması yoluyla da elatmanın önlenmesini isteyebileceği–
Davanın "zilyedliğinin korunması"na ilişkin olmayıp "miras hakkından kaynaklanan elatmanın önlenmesi"ne ilişkin olması halinde, görevli mahkemenin dava konusu taşınmazın değerine göre belirleneceği–
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor