Davacı ve davalının akraba oldukları, yıkılan yerin taraflarca değil aile büyükleri tarafından inşa edildiği, içinde birkaç ailenin toplu olarak birlikte yaşadığı, daha sonra davacı ve ailesinin Antalya'ya taşındıkları, davalı ve ailesinin ise evi hep kullanmaya devam ettikleri, bir kısmı zaman içerisinde kendiliğinden çöken evin kalan kısmın ise tehlike oluşturmaması adına muhtarlık yardımı ile davalı tarafından yıktırıldığının anlaşıldığı, nizalı yerde davacı tarafında yapılan herhangi bir nizalı yapının bulunmadığı bu nedenle, dava konusu taşınmazda üstün ve korunmaya değer zilyetliği bulunmayan davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesi gerektiği-

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARA ...