Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararı kararı taraflara tebliğ etmek ve saklamakla görevli İstanbul ..............Asliye Ticaret Mahkemesince usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden, .......... Bölge Adliye Mahkemesi ...... Hukuk Dairesi'nce, davalı vekilinin İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik istinaf başvurusunu yaptığı tarihin İtiraz Hakem Heyeti kararını öğrendiği tarih olduğu ve istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı kabul edilerek; işin esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 533'üncü maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 439'uncu maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabileceği-
Davacı tarafından verilen 28.12.2015 tarihli dilekçede bildirdiği adrese çıkartılan tebligat, muhatabın tanınmadığı açıklamasıyla bila tebliğin iade edildiği; mahkemece davacının dosya arasında tespit edilmiş bulunan adres, kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebligat çıkartılması gerekirken, davacıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmaksızın duruşma gününün verilmesi, sonrasında anılan duruşma gününde davacının gelmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlu vekili tarafından, icra emrinin tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ileri sürüldüğü; tebligat mazbatasının incelenmesinde L.G. isminin çizilerek yerine H.G. yazıldığı; ayrıca “muhatabın aynı adreste ikamet ettiğini beyan eden ehil yeğeni G.G.’e tebliğ edildi” şerhinin bulunduğu; UYAP sorgusundan ve dosya içerisinde bulunan kayıtlardan G.’ün, borçlu H.G.’in kızı olduğunun anlaşıldığı; buna rağmen yeğenine tebligat yapıldığı şerhi taşıyan tebligat mazbatası ile borçlu H.G.’e yapılmış usulüne uygun bir tebligatın varlığından söz edilemeyeceği; şikayetin kabulü ile icra emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ve hacizlerin kaldırılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulması gerektiği-
İhtiyati hacze konu alacak İİK. mad. 100/1-4 'de sayılan şartları taşımadığından icra dosyasına gelen paranın haczi önce kesinleşen dosyaya ödenmesi, kalan para olduğu takdirde diğer dosyaya ödenmesi gerektiği-
Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği- Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklandıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacize karar verilmesi gerektiği-
Davalı yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen dava değerinin tamamı üzerinden davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor