Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğu ve bu durumda borçlunun, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebileceği- Davalının imzasını taşıyan bila tarihli ibraname ve temlikname başlıklı adi yazılı belgede, " Dava dışı Sigorta Aş'nin tarafımıza ödediği ...TL karşılığında Sigorta AŞ 'deki haklarımızdan tamamen feragat ettik ve onu mutlak surette ibra etik, .. Sigorta AŞ' nin sürücüsü ve işletenini ise ödenen tazminat miktarı kadar ibra ettik, üçüncü şahsılara karşı dava hakkımızda ... sigorta AŞ'ye temlik ettik" yazılı olup, davacıya, davadan önce; %37,5 sigortalı kusuru ve %54 maluliyet göre maluliyet tazminat ödendiği de anlaşıldığından, davalı otobüs işleteni AŞ'nin sorumluluğunun TBK 165-168 kapsamında tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkiye giren davalının, dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katılması karşısında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumluysa da, dava tarihinden sonraki bir tarihte davacı ve eşi arasındaki boşanma davasında verilen karar ile eşinin davacıya dava konusu haksız eylem nedeniyle manevi tazminat ödediği anlaşıldığından, borcun müteselsil borçlulardan dava dışı eş tarafından ödenmesi nedeniyle TBK. mad. 166 gereğince davalının sorumluluğunun ortadan kalktığı ve bu durumda manevi tazminat davasının da konusunun kalmadığı-
Davalının kullandığı aracın trafik sigortacısı ... Sigorta A.Ş’ne karşı 8.000 TL maddi tazminat talepli dava ikame edilmiş olup, yargılama devam ederken davalı sigorta şirketinin zarar bedelini 30.000 TL asıl alacak, 3.500 TL vekalet ücreti, 2.500 TL faiz, 750,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 36.750 TL olarak ödemesi üzerine davalı sigorta şirketinin ve sigortalı araç sürücüsünün bila tarihli düzenlenen ibraname ile ibra edilmekle davalı sigorta şirketinin tüm borçtan kurtulduğu anlaşılmakla bu ibranamede ve feragattan diğer müteselsil borçlu eldeki davanın davalısı araç sürücü ve aynı zamanda işleteninn yararlanması gerektiği-
İbra sözleşmesinin müteselsil borçlulardan biri ile yapılması halinde, ibra edilen miktarın diğer alacaklılar içinde geçerli olmasının, bu hususun ibra sözleşmesinden anlaşılmasına bağlı olduğu-
Asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması, vekalet ücreti v.s.'nin asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı belirlenip hüküm altına alınması gerektiği- Kaza tarihi, kusur durumu ve diğer hususlar gözetildiğinde davacı anne ve baba yararına ayrı ayrı takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görüldüğünden davacı anne ve baba için hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Karayolları Trafik Kanununu mad. 91 ve Zorunlu MA. Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1.maddesi kaynak alınarak kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu ile davalı sürücü ve işletenin, yasa kapsamı dışında kalan tedavi giderlerinden ise davalılar zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi, sürücü ve işletenin sorumlu tutulması gerektiği-
Rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalının hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi, hakkındaki karar kesinleşen davalısigorta şirketinin hükmedilen araç değer kaybı yönünden sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak ve taraflar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; mahkemece sigorta şirketi yönünden usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiğinden) davalı sigorta şirketi hakkında araç değer kaybı yönünden icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak sadece, davacının araç değer kaybı talebi yönünden sorumlu olduğu hususunun tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiği-
İş kazası nedeniyle sürekli iş göremez duruma gelen sigortalıya bağlanan gelirler ve geçici iş görmezlik ödeneğinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, davalı işverenden rücuan tahsili istemi- Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerektiği- Davanın yasal dayanaklarından olan ve kusursuz sorumluluk halini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 23.madde şartlarının varlığı usulünce araştırılması gerektiği- Rücu alacağından sorumluluk belirlenirken, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerektiği ve gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması, sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmişse bedensel zarar, ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı hesabı dikkate alınması gerektiği- Uzman bilirkişi tarafından rapor düzenlenerek hak sahibi eşin ve çocuğun gerçek zararının hesaplanması, bu miktar gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile karşılaştırılıp düşük olan tutara hükmedilerek işverenin sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği- Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumluluklarının olacağı ve kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmesi gerektiği- İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zarar aşılmamak üzere işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutarın, kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olması, “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması düzenlemesi karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği- Bu yaklaşım ve uygulamanın, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygun olduğu-
Davalının olayın ceza mahkemesince kabul edildiğinin aksi şekilde gerçekleştiği yönünde iddiası bulunmadığından ceza mahkemesince tespit edilen maddi olguların hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek, ceza davasının kesinleşmesi beklenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davacının varsa ibrası ve dosyadaki sigorta şirketi hakkındaki feragat beyanının, kendisine rücu hakkı bulunan davalı şahsa sirayet edip etmeyeceği, onu da sigorta poliçe limiti kadar borçtan kurtarıp kurtarmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerektiği- Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun bir rapor alınarak karar verilmesi gerektiği- Dosyada yeşil kartlı olduğuna dair de iddia bulunan davacının kaza tarihinde ve halen yeşil kartlı olup olmadığının sorulması, kolluk marifetiyle, davacının kayıtlı olmasa da kendisi adına yürüttüğü alüminyum sıvama işine ilişkin bir işyerinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, akabinde davacının muhtemel gelirinin tüm deliller birarada değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiği-
HGK ilamıyla da belirtilen, davalılar Batman İl Özel İdaresi ile diğer davalı şirket arasında mevcut eser sözleşmesi gereği, davalıların davacıya karşı sorumluluk esaslarının ve davacı ile davalılar arasındaki haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği- Rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalının hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi hakkındaki karar kesinleşen davalı Batman İl Özel İdaresi'nin hükmedilen maddi tazminat yönünden sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak ve taraflar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; mahkemece (Batman İl Özel İdaresi yönünden usuli kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiğinden) davalı Batman İl Özel İdaresi yönünden icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak sadece, sorumlu olduğu hususunun tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiği-
Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de, kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup, ardından görülecek rücu davası yönünden, yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmeyecek olup, rücu davası dikkate alındığında temyiz eden davalıturizm şirketinin diğer davalı sigorta şirketi hakkındaki hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikar olduğundan rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalı turizm şirketinin hukuki yararının bulunduğunun kabulü ile icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak, sadece, davalı sigorta şirketinin hükmedilen maddi tazminatın tamamı yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olduğunun tespitine yönelik hüküm kurulması gerektiği-