Kısıtlıya yapılan tebligatın sonuç doğurmayacağı- Kısıtlı olan davalının vasisine HMK. 122. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak dava dilekçesi tebliğ edilerek davaya ilişkin savunmasının alınması gerektiği-  Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi işin esasına etki etmeyecekse davada taraf olarak gösterilmesinin gerekmediği- Yokluğunda alınan haciz kararlarından ve istihkak iddiasından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlu şirketin istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden hukuki dinlenilme hakkını kullanabilmesi açısından, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için davacıya süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Davacı vasisi tarafından kısıtlı davacı adına dava açılabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi gereği, vesayet makamından husumete izin kararı alınması gerektiğinden, davacı vasisine, davalı aleyhine işbu sıra cetveline itiraz davasını açabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi uyarınca husumete izin verilip verilmediğinin vasiden sorularak, varsa bu kararı sunmak üzere kesin süre verilmesi gerektiği-  İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların icra müdürlüğünce sıraya konacağı ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği-  İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine Ceza İnfaz Kurumu'nca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği-  Mahkemece, davanın TBK. 19'da düzenlenmiş genel muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, icra müdürlüğünce, davacıya İİK. mad. 94 uyarınca, borçlunun iktisap ettiği ve henüz tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer hakların borçlu namına tescili veya bu nedenle doğan alacağın tahsili için dava açmak üzere yetki verilmesi, davacı tarafından da bu yetkiye dayanarak, davanın açılması gerektiği- Mahkemece, dava açmak üzere icra müdürlüğünden yetki alması için HMK. mad. 52, 53, 54 ve 77/1 hükümleri uyarınca, uygun bir kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilmesi; verilen süre içinde bahsi geçen yetkinin alınamaması durumunda ise, davanın HMK. mad. 54/son ve 77/1 uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek, görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa HMK'nın 52 ve 54. maddeleri hükümleri uyarınca uygun bir önel verilmesi gerektiği; dava açıldığı takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme olanağı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerektiği;somut olayda; her ne kadar devir kabul edilerek karar verilmişse de şirketlerin nevi değiştirme yoluyla tasfiye olup olmadığının araştırılması gerektiği; her iki şirket yönünden ayrı hüküm kurulduğu halde, karar başlığında davalı olarak yalnız gösterilmek suretiyle karar verilmesinin isabetsiz olduğu; ...Şti şirketinin sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğinin tümüyle ortadan kalkması söz konusu ise, açılan davada pasif husumetin kendisine yöneltilebilmesi için yeniden şirketin ihyasının sağlanması hususunda davacıya önel verilerek neticesine göre karar verilmesi gerektiği-
Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkin davada, aleyhine hüküm kurulan şirketin ticaret sicil kaydının re'sen terkin edildiği anlaşıldığından, tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek görevli asliye ticaret mahkemesinde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa HMK. mad. 52 ve 54 uyarınca uygun bir önel verilmesi gerektiği-
TMK'nin 462/8. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 52. maddeleri uyarınca vesayet makamından husumete izin alınarak vasi huzuruyla yargılamanın sürdürülmesi ve böylece davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi, bundan sonra bu davacı bakımından işin esası hakkında bir karar verilmesi, ayrıca taşınmazın iki odasında halen davacı H.'nin eşyalarının bulunduğu gözetilerek bu davacı bakımından davanın reddine karar verilmesi; diğer davacılar bakımından ise ihtarnamenin tebliğ edildiği 02.08.2011 tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği-
Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa HMK'nın 52 ve 54. maddeleri hükümleri uyarınca uygun bir önel verilmesi gerektiği-  Dava açıldığı, takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme olanağı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerektiği-  Şirketinin sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğinin tümüyle ortadan kalkması söz konusu ise, açılan davada pasif husumetin kendisine yöneltilebilmesi için  yeniden şirketin ihyasının sağlanması hususunda davacıya önel verilerek neticesine göre karar verilmesi gerektiği-
Dava yönetim kurulu üyelerinin vermiş olduğu vekaletname ile vekil tarafından açılmış olup dosya içerisinde denetim kurulu asıl üyelerinin davayı açan vekile verdikleri bir vekaletnameye veya davayı asıl olarak takip edeceklerini mahkemeye bildirdiklerine dair beyanlarına rastlanmadığından, mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK'nın 52, 53 ve 54. maddeleri uyarınca uygun süre verilerek, davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin muvafakatininin alınması ve vekaletnamesinin ibrazı için davacı vekiline süre verilmesi ya da asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması gerekeceği-
Davaya dayanak oluşturan takip dosyalarında, takip talebinde ve ödeme emrinde dava dışı kişinin adının temsilen ibaresi ile birlikte şirket yetkilisi olmasından dolayı yazıldığı anlaşıldığından, davacı tüzel kişinin aktif husumet ehliyetinin olduğu, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için, genel kurulca sorumluluk kararı alınması ve davanın tüm denetçiler tarafından ya bizzat ya da vekalet vererek avukat aracılığı ile açılıp, takip edilmesi gerektiği, bunlar dava şartı olmayıp bu eksikliklerin sonradan tamamlanabileceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor