Taşınmaza konulan hacizden sonra, taşınmazın mülkiyeti, mahkeme kararının kesinleşmesiyle üçüncü kişiye geçmiş olduğundan ve bu kararda haczin kaldırılması ile ilgili bir hüküm bulunmadığından, üçüncü kişinin ancak genel mahkemelerde açacağı dava yolu ile haczin kaldırılmasını talep edebileceği- Alacaklı, "borçlunun noterde düzenlenen mirastan feragat sözleşmesiyle ivaz karşılığında mirastan feragat ettiğini" ileri sürmüşse de bu hususun dar yetkili icra mahkemesince incelenemeyeceği- Mahkeme kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan üçüncü kişi, haczin kaldırılması için genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açmak zorunda olduğundan, icra müdürlüğünün haczin kaldırılması talebinin reddine karar vermesinin isabetli olduğu- "Haczin konulduğu tarihte şikayete konu taşınmaz hissesi borçlunun murisi adına kayıtlıysa da, taşınmazın mülkiyetinin, murisin ölüme bağlı tasarrufu olan vasiyetnamesinden ötürü TMK m. 705 gereğince şikayetçiye ait olduğu, bununla birlikte; davalı/alacaklı tarafından açılan tenkis davası olmadığı gibi borçlu mirasçının ivaz karşılığında mirastan feragat etmesi üzerine şikayetin kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu" şeklindeki karşı oyun benimsenmediği-
İlk derece mahkemesince (İİK’nın 121. maddesi uyarınca) verilen karar konu itibariyle kesin nitelikte olduğundan, bu doğrultuda yine ilk derece mahkemesince verilen ek karara yönelik istinaf isteminin esastan reddi kararının doğru olduğu-
Adi şirket mal, hak ve alacakları ortaklarca birlikte tasarruf edilebildiğinden ve İİK’nın 94. maddesinde hisse haczi, TBK’nın 638/2. maddesinde ise tasfiye payı haczi düzenlenmiş olup, takip konusu borcun ortaklığın borcu olması hâlinde, ortaklığa ait mal, hak ve alacaklar üzerine münferiden haciz konulabileceğine ilişkin bir düzenleme öngörülmediğinden, adi ortaklığın yaptığı iş nedeniyle, üçüncü kişi nezdindeki ya da başka bir takip dosyasındaki alacaklarına doğrudan müzekkere ile haciz konulamayacağı-
......... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ilamıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe devam edilmesi için İİK'nın 121. maddesi gereğince şikayetçi ........... vekiline yetki verildiği, şikayetçinin 11.02.2020 tarihinde satış talebinde bulunulduğu 28.08.2020 tarihinde taşınmazın borçlu tarafından ................. Ltd. Şti.'ne devredildiği, dosyadan 15.09.2020 tarihinde ................... Ltd. Şti.'ye ipotek borcunu ödemesi için muhtıra gönderildiği, 20.10.2020 tarihinde ipotek bedelinin .............. Ltd. Şti. tarafından dosyaya yatırıldığı, ............ İcra Müdürlüğü'nün .............. Esas sayılı dosyasından ipotek alacağı üzerine konulan haczin düştüğü, ...... İcra Müdürlüğü dosyasına gönderilen ipotek alacağına haciz konulduğuna ilişkin yazının ise ipotek bedelinin dosyaya ödenmesinden ve bu tutarın ipotek alacaklısına ödenmesinden sonraki tarihte olduğu, davacı vekilinin, ipotek alacağı üzerinde haciz bulunduğu, müvekkiline İİK'nın 121. maddesi uyarınca yetki verilmesi sebebiyle öncelikli alacaklı konumuna geldikleri, ödenen paranın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip dosyası alacaklılarına ödenmesinin yerinde olmadığı yönündeki iddialarının, icra müdürlüğünce yapılacak sıra cetveline itiraz edilmesi halinde tartışılacak hususlar olup, itirazlarını ileri sürebilmesi için öncelikle sıra cetveli yapılması gerektiği, sıra cetveli yapılmadan önce icra müdürlüğünün karar verme yetkisi olmadığı-
Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddinin gerekeceği- Mahkemece güncel ve dava tarihi itibariyle icra takip dosyası kapak hesabı getirtilerek, takip borçlusunun miras payına düşecek taşınmaz değerlerinin takip borcu ile karşılaştırılarak, sonucuna göre borca yetecek sayıda taşınmaz yönünden kabul kararının verilmesi gerekeceği-
Davalı paydaşın ihaleye katılan sıfatını taşıması nedeniyle olayı bilen, hatta daha ötesi olayı yaratan ve yürüten kişi olması sebebiyle iktisapta üçüncü kişi sayılmasına olanak bulunmadığı- Dava konusu taşınmazın satışına dayanak yapılan ortaklığın giderilmesi davasında, yargılamanın görülebilirlik koşullarından olan taraf teşkilinin usulünce sağlanmadığı ve aynı durumun satış dosyasında da sürdürüldüğü, ortaklığın giderilmesi ve satış dosyalarındaki karar ve işlemler ile tescil işlemi arasında uygun bir illiyet bağının sağlandığından söz edilemeyeceği, anılan karar ve işlemlerin geçerli bir hukuki sonuç doğurmayacağı ve bunlara dayanılarak oluşturulan tescillerin de yolsuz nitelik taşıyacağı-
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısının icra mahkemesinden İcra ve İflas Kanununun 121 inci maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği- İcra mahkemesinden alınacak yetki belgesinde ortaklığın giderilmesi davası açılma yetkisi verilen taşınmazların açıkça gösterilmesi gerektiği-
Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davalarında, mirasçılık belgesine atıf yapılmakla yetinilmemesi; hüküm sonucunda infazda tereddüte neden olunmayacak şekilde elbirliği halindeki mülkiyetin veya payın mirasçılık belgesindeki paylar oranında paylı mülkiyete çevrilmesine karar verilmesi gerektiği-
Davacının İİK'nun 121 maddesi gereğince başlangıçta dava açma hakkı ve yetkisi olmasına rağmen, yargılama sırasında borcun ödendiği beyan edildiğinden davacının davanın görülmesinde hukuki yararının kalıp kalmadığının değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Satışına karar verilen dava konusu taşınmazlarda davalılar hem paylı hem de elbirliği ile mülkiyete sahip olmaları halinde, harcın paydaşlara tapudaki ve mirasçılık belgesindeki payları oranında hükmedilmesi gerekieceği-