Kararın, temyiz edilmesi üzerine özel dairece, davalının katılımcılara belirli bir hizmet bedeli karşılığında ve gayrimenkul alımı konusunda organizasyon hizmeti sunmayı taahhüt ettiği, doğrudan taşınmaz mülkiyetinin devrini konu edinmeyen bu sözleşmenin geçerlilik şekli bulunmayıp, ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin aksi yöndeki gerekçelerinin yerinde olmadığı, sözleşmede öngörülen vade, davacının sistemde kaldığı süre ve çekilişin yapılmış olmasına göre sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacının organizasyon ücretinin iadesini isteyemeyeceği, ancak davalının cevabi ihtarındaki beyanı nazara alınarak ücretin tahsiline hükmedilmesi gerektiği- Bölge adliye mahkemesinin direnme olarak adlandırdığı kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu-
Tapu iptali ve tescil davası ile terditli açılan tazminat davasında, davacı tarafın kendisine yüklenen yükümlülüğü yerine getirdiği görüldüğünden tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilemeyeceği- Terditli tazminat istemi yönünden değerlendirmeye geçildiği, gelinen aşama itibarıyla davacı tarafın denkleştirici adalet ilkesine uygun bir biçimde tüm zararının giderilmesini isteyebileceği, davalının davacı adına taşınmaz satın almak için davacıdan 2001 yılında aldığını kabul ettiği 45.000,00 TL’nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihindeki alım gücüne ulaştırılması gerektiği- Denkleştirici adalet ilkesi gereği, mahkemenin TEFE ve TÜFE endekslerinin Devlet İstatistik Enstitüsünden sorularak, 45.000,00 TL’nin dava tarihi itibarıyla çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi gerektiği-
Davacının, dava konusu taşınmazın tüm takyidatlardan ari olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu göz önüne alındığında mahkemece tüm haciz lehtarları usulüne uygun davaya dahil edildikten sonra değerlendirme yapılması gerekirken mahkemece haciz lehtarlarının davada taraf olmadıkları gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kardeş olan tarafların el atmanın önlenmesi ve kâl isteminde bulunulan davaya konu taşınmazda paydaş oldukları, aralarında taşınmazın kullanımına ilişkin taksim sözleşmesinin bulunmadığı, fiili bir kullanım biçiminin oluşmadığı- Taşınmazda davacıların paylarına karşılık kullanabileceği bir kısım yer olduğu gibi bunun davalı tarafça engellendiğine ilişkin bir iddia da bulunmadığından taraflar arasındaki çekişme ancak taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası ile çözümlenmesi gerektiği, mahkemece, el atmanın önlenmesi ve kâl davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde olayın hukuki uyuşmazlıktan kaynaklandığından bahisle sanık olarak yargılanan davalı hakkında verilen beraat kararının kesinleştiği, davalının ceza yargılamasındaki beyanında daire satışına dair sözleşmeyi kendisinin yaptığını, sözleşmeyi diğer davalı şirket adına kendisinin imzaladığını, diğer davalı şirketin sahibinin babası olduğunu ve şirket sahibi olan babasının kendisine şirketin işleri için vekaletname verildiğini beyan ettiği ve bu beyanların mahkeme içi ikrar niteliği taşıdığı, davalının imzaladığı sözleşmenin tarafı olduğu, sözleşmede davaya konu edilen dairenin davalı şirket tarafından davacıya satışının yapıldığı, davacı alıcının edimlerini yerine getirerek satıcıya borcunun kalmadığının sözleşmede kararlaştırıldığı, belgenin adi yazılı şekilde yapılan satış sözleşmesi olduğu, noter huzurunda yapılmadığı, 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği, bedelin tamamının davalı tarafa ödendiği, taşınmazın satışına ilişkin olarak kurulan sözleşmenin şekil şartlarını taşımaması nedeniyle geçersiz olduğu, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödediği bedeli davalılardan talep edebileceği-
Uyuşmazlık, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca satış bedeline mahsuben yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir...
Beyaza imza iddiasının ispat yükünün davalıya ait olduğu alınan ATK raporunda imzanın davalıya ait olduğu, senede karşı ancak senetle ispat kuralı gereği ve davalı tarafça yemin deliline dayanılmadığı göz önünde bulundurulduğunda davalı tarafın üzerinde bulunan ispat yükümlülüğünü gerçekleştiremediği, ayrıca koşulları gerçekleştiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği - Taraflar arasında yapılan sözleşmenin şekil şartına uyulmaksızın haricî olarak düzenlendiğinden geçersiz olmasına, geçerli olmayan sözleşmede bulunan hükümlerin de geçersiz olacağı ilkesi ve dava konusu icra takibine konu cezai şart alacağının, takibin dayanağı sözleşmenin şekil şartlarına uygun olmadan yapılmış olması nedeniyle geçersiz olacağından talep edilemeyeceği-
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması gerekeceği - Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği -
Taraflarca tarla vasfındaki taşınmazın üç adet çek ile ödenmesi hususunda şifahen anlaşıldığı, sonrasında davacının tarla vasfındaki taşınmazını resmi satış akti ile davalıya devrettiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,davalı tarafından satış bedeline karşılık olarak verilen çeklerin vadesinde davacıya ödenmediği dosya kapsamı ile sabit olduğu, davalı alıcının bedelden doğan borcunu yerine getirmemiş olması, resmi sözleşme ile doğan hukuki sonucu değiştirmeyeceği, kararlaştırılan satış bedelinin ödenmemesinin davacı satıcıya, ödenmeyen bedelin davalı alıcıdan tahsilini isteme hakkı vereceği- Taşınmazın satış bedeli olan 15.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihinde ulaştığı güncel bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Mahkemece; tarafların usulünce davet edilerek ön inceleme duruşmasına ilişkin usuli işlemleri yaptıktan sonra gerekli görmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- İlk derece mahkemesince ön inceleme yapılmadığı gibi tahkikatın bitirilerek, sözlü yargılama aşamasına geçildiğine dair bir belirleme yapılmadığı, taraflara sözlü yargılamaya ilişkin son sözlerin sorulmadığı, bu sebeple yargılamaya yasaya aykırı olarak son verildiği- Tapu iptal ve tescil isteği bakımından dava konusu edilen taşınmazın değeri keşfen belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerektiği- Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- İlk derece mahkemesince her ne kadar kayıt maliki olmayan davalılar hakkında pasif husumetten davanın reddine karar verilmiş ise de, ara malik davalılar tapu kayıt maliki olmasalar da, muvazaalı eylemi kayıt maliki olan davalı ile el ve işbirliği içerisinde gerçekleştirdikleri iddia edildiğinden eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu, yargılama sonucunda tapu kayıt maliki olmayan davalıların yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden davalı ile müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekeceği-