Maaş haczine ilişkin, maaş haczini uygulayan borçlunun maaş aldığı makamın (örneğin; ...Milli Eğitim Müdürlüğü'nün) yaptığı işlemlerin "sıra cetveli" yerine geçip geçmeyeceği, dolayısı ile bu işleme karşı "sıra cetveline itiraz davası" açılabilip açılamayacağı-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin, borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesine neden olunması sebebiyle hakkın kötüye kullanılması olduğu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağı,ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmasının dürüstlük kuralına uymadığı-
Boşanma protokolüyle temliki taahhüt edilen ve devredilmeyen taşınmaz payının tapu iptali ve tescili ve ayrıca boşanma protokolünün muvazaalı olduğu iddiasına dayalı davalar boşanma protokolünden kaynaklanan davalar olduğundan görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğu-
04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HUMK'nın 74, 75 ve 76. maddeleri gereğince hakimin, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ise de, hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlü olduğu- Mahkemece, icra dosyasının geldiği ve cevap dilekçesinin sunulmuş olduğu ilk oturumda davacı vekilinden İİK'nın 156/1. madde hükmü uyarınca itirazsız kesinleşen adi takibe dayalı iflas mı yoksa 156/3. madde hükmü uyarınca itirazın kaldırılması ve iflas mı istenildiği konusunda açıklama alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, istemin itirazın kaldırılması ve iflas olduğu kabul edilerek üç sene yargılama yapıldıktan sonra kesinleşmiş bir icra takibi bulunmadığı gerekçesine dayalı olarak davanın usulden reddedilmesinin, HMK'nın 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi ve 31. maddesindeki hakimin davayı aydınlatma görevine aykırı olduğu-
Değer artış payı alacağının hesabı için; ziynet eşyalarının cins ve miktarı, verildiği tarihteki değeri ile işyerinin bu tarihteki aylık kiralama sürüm değerinin ayrı ayrı saptanarak davacının katkı yaptığı tarihteki kiralama sürüm değeri ile katkıda bulunduğu miktarın toplamı gözetilerek davacı kadının yaptığı katkının, toplam değer içindeki oranının bulunması, bu oranın tasfiye tarihindeki kiralama sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın değer artış payı alacağı olacağı- Taşınmazın tasfiye anındaki sürüm değeri, tasfiye tarihi olarak eldeki davanın karar tarihine en yakın tarih olarak kabul edilerek değer artış payı hesaplanıp taşınmazın tasfiye anında belirlenecek değerinden düşürüldükten sonra kalan miktar ile davacının katılma alacağının saptanacağı-
Dava dilekçesinin ekinde bulunan vekaletname örneğinde tüm davacıların TC. kimlik numaralarının bulunması halinde, dava dilekçesinde davacıların TC. kimlik numaralarının bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olacağı-
Avukatın; açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.’nun 65'inci maddesinde gösterilen mercilerce veya noterlerce imzası musaddak bir vekaletname ile vekaletini ispat etmeye ve vekaletnamenin aslını veyahut musaddak suretini dava dosyasına konulmak üzere vermeye mecbur olduğu-
Faiz alacağının ana para alacağına bağlı ek bir alacak olduğu; faiz alacağının doğması ve çoğalmasının asıl alacağın varlığına ve devamına bağlı olduğu- Asıl alacak doğmamış veya sona ermişse faiz de doğmayacağı veya işlemesinin duracağı- Asıl alacak ifa veya başka bir nedenle sona erince isteme hakkı saklı tutulmamışsa faizin de sona ereceği- Asıl alacak devredilirse işlemiş faizler de devredilmiş sayılacağı- Asıl alacağı garanti eden güvencelerin faiz alacağını da yasal sınırlar içinde kapsayacağı-Asıl alacak ile faiz alacağı arasında doğrudan bağlantı bulunduğundan davada yer almasa bile faiz alacağının ıslahla davaya eklenebileceğini kabul ederek faizle ilgili istemi esas yönden incelenmesi gerektiği-
Davacı mütekabil boşanma davasının süresi içinde açılmadığını, HUMK m.187/8 uyarınca ilk itiraz olarak ileri sürdüğü; süresi içinde olmasa da, ortada harcı yatırılmış ve açılmış bir davanın mevcut olduğu; esas itibariyle mütekabil boşanma davasının tefrikine karar verilmesi gerekmekte ise de, her iki dava da boşanmaya ilişkin olup, aralarındaki bağlantı nedeniyle delillerin birlikte değerlendirilmesi ve boşanmanın fer'i sonuçları nazara alındığında, davaların birlikte görülmesi ve tahkikatın birlikte yürütülmesinin isabetli olduğu; tefrik kararı da verilmeyip, mütekabil boşanma davasının esasının incelenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-