Yardım nafakasına dair davalarda yetkili mahkemenin, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesi olduğu, buna göre davacıların; isterlerse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterlerse HUMK'nun 9. Maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabileceği-
Müşterek çocukların durumunda meydana gelen değişiklikler nazara alındığında, önceki ilamdaki gelecek yıllardaki artış (TEFE) hükmüne göre artan iştirak nafakalarının yetersiz kalacağı, ayrıca davalı-karşı davacı cevap dilekçesinde, çocukları için takdir edilecek nafakayı ödemeyi kabul ettiğini de bildirdiğine göre, mahkemece çocukların ihtiyaçlarındaki bu önemli değişimler dikkate alınmadan iştirak nafakasının artırılmasına ilişkin istemin reddinin doğru olmayacağı-
Bir kimsenin aleyhinde Türk Medeni Kanunu mucibince nafakaya hükmolunduktan sonra, bilahare şartların değişmesi sebebiyle evvelce tayin edilmiş bulunan nafakanın kaldırılmasını her zaman dava açarak talep edebileceği-
Davacı kurumun yapmış olduğu giderlerin yanında MK. nun 365/4. maddesi uyarınca talep ettiği nafaka miktarı belirlenirken davalının ekonomik durumu da göz önüne alınıp MK. nun 4. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun miktarda nafaka takdir edilmesi gerekeceği-
Yardım nafakası davalarında; TMK'nun 365/son maddesine göre, yetkili mahkemenin, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesi olduğu-
Sadece davacının ve davalının ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak sonuca gidilen davada, mahkemece; davalının mirasçılıkta davacı ile aynı derecede bulunan on üç çocuğunun da ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılarak yardım kudretlerinin olup olmadığı tespit edilerek, yardım edebilecek güçte olduklarının anlaşılması halinde, nafakanın davacının sağlık durumu ve ödeme gücüne göre hissesine düşecek miktara indirilmesi gerekeceği-
Ortak çocuk dava tarihinde reşit olup, davacı sıfatı ile davayı açmasına rağmen karar başlığında yer almaması ve hükmedilecek nafa­kanın yardım nafakası yerine iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi, ay­rıca üniversitede okuyan davacı lehine hükmedilen nafaka yönünden, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alındığında takdir edilen miktar az olup, hakkaniyet ilkesine uygun bulunmadığı-
Mahkemece (Davalının aylık net maaşı­nın %60' kadarının davacı yararına, nafaka olarak takdirine) karar verilmişse de; HUMK'un 388. maddesi gereği mahkemece, hükmedilen nafaka miktarının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça belirterek karar verilmesinin gerekeceği-
Anne yanında barınmasının ve reşit olmasının, hiçbir geliri ve malvarlığı olmayan çocuğa ödenen yardım nafakasının kaldırılması için yeterli kabul edilemeyeceği-
Davacı baba, anne ve çocukları aleyhine açtıkları 300.000.000 YL yardım nafakası davasında babanın sigortadan aldığı 332.000.000 TL yaşlılık aylığı yanında Trab­zon'da 400-500 milyar TL değerinde arazisi bulunduğu iddia edildiğine göre; bu yönün araştırılması varsa değeri hakkında bilirkişi görüşü alınarak davacıların yoksulluktan kurtaracak seviyede değilse davalı dışındaki çocuklarının da sosyal ve ekonomik durumla­rı araştırılarak sonucuna göre karar verilme­si gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor