“Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanılması dolayısıyle yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı almakta olanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulurlar” hükmü ile sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanabilme koşullarını muhafaza edip etmediklerinin Kurum tarafından denetlenip değerlendirilmesine olanak tanındığı, bir diğer ifadeyle, anılan maddeye dayalı olarak yaşlılık aylığı alanların, sonradan değişen durum nedeniyle kontrole tabi tutulmalarının ve bu çevrede sigortalı ile Kurum arasında çıkan benzeri ihtilafların görülerek çözüme kavuşturulmasının gerekli bulunması karşısında, Yüksek Dairenin, sakatlık indirimine ilişkin idari kararın kaldırılması hususunun bekletici mesele olarak ele alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararına yerel mahkemece direnilmesinin usul ve yasaya uygun olacağı-
Geçici 81. maddede öngörülen geçiş dönemi yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde sigortalının, (maddenin A bendi uyarınca) 8.9.1999 tarihinde, (B ve C bentleri uyarınca) 23.5.2002 tarihinde mevcut ve geçerli sigortalılık sürelerinin dikkate alınmasının yasa gereği olduğu, geçici 81. maddenin (A) bendinin yürürlük tarihinden sonra yurt dışı çalışmaların borçlanılması yoluyla elde edilen sigortalılık süresi dikkate alınarak, davacının 4447 sayılı Kanundan önce yürürlükte bulunan yaşlılık aylığı koşullarından yararlandırılmasını sağlayan Geçici 81. maddenin (A) bendi uyarınca isteminin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olacağı-
Davacı Kurum 23.12.1996 tarihine kadar ödediği aylıkların iadesini talep etmekte ise de, geçerliliğini koruyan borçlanma karşısında davalıdan sadece yurtdışında çalıştığı veya çalışma gibi kabul edilen işsizlik sigortası veya hastalık yardımı aldığı süreye isabet eden aylıkların istirdadının mümkün bulunduğu gözetilerek, mahkemenin bu süre ile sınırlı olarak davanın kabulüne, bunun dışında kalan miktar yönünden ise reddine karar vermesi gerekeceği-
Anayasa ve 3201 sayılı Kanunun amaç ve ruhuna bakılmaksızın sadece borçlanma talebi sırasında Türk vatandaşı olmanın yeterli kabul edilmesi isabetsiz olup, 3201 sayılı Kanun uyarınca tanınan borçlanma hakkından, yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çalışan ve borçlanma sırasında Türk vatandaşı olanların yararlanabilecekleri, göçmen olarak Türkiye’ye gelenlerin, yurtdışında çalıştıkları sürede Türk vatandaşı olmadıkları için borçlanamayacakları, yetkili makam kararıyla Türk vatandaşlığına alınmanın ise geçmişe etkili bulunmaması nedeniyle, yurtdışında sadece Türk vatandaşlığını kazandıkları günden sonraki süreleri borçlanarak değerlendirebilecekleri-
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmadığından bir kimsenin bir sosyal güvenlik kurumunda önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığı döneminde başka bir sosyal güvenlik kurumuna tabi çalışmaya başlaması halinde, yani çatışan sigortalılık durumunda, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınacağı-
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda açıklanan kararı ile 3201 sayılı yasanın 3. maddesinde yer alan borçlanma koşullarından “yurda kesin dönüş koşulu” nun iptal edilmiş olması ve 4958 sayılı yasanın 56. maddesi ile 3201 sayılı yasanın 3. maddesinde yapılan değişiklik karşısında, “davacı işçinin borçlanma işleminin iptaline yönelik kurum işleminin tüm hukuki sonuçları ile birlikte iptaline”, aylık bağlama işlemi açısından da “davacı işçinin yurda kesin dönüşünün gerçekleştiği tarihe kadar bu hakkının askıda olduğu kabul edilerek işlem yapılması gereğini gözetmeyen kurum işleminin iptaline” karar verilmesinin gerekeceği-
Dul ve yetim aylığı destekten yoksun kalanların bakım ihtiyaçlarını giderdiği ölçüde uğradıkları zarar miktarını azaltır, ödenen maaş oranında bakım ihtiyacı ortadan kalkar; aksi halde destekten yoksun kalanlar, destek hayatta iken bulundukları durumdan daha iyi bir duruma gelmiş olurlar ki bunun da destekten yoksun kalma tazminatının amacı ile bağdaşmayacağı-
Sosyal güvenlik hakkından feragat anlamı çıkacak şekilde, 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılmış borçlanmanın prim iadesi yoluyla tasfiyesine karar verilemeyeceği-
Anayasa ve 3201 sayılı Kanunun amaç ve ruhuna bakılmaksızın sadece borçlanma talebi sırasında Türk vatandaşı olmanın yeterli kabul edilmesi isabetsiz olup, 3201 sayılı Kanun uyarınca tanınan borçlanma hakkından, yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çalışan ve borçlanma sırasında Türk vatandaşı olanlar yararlanabilirler, göçmen olarak Türkiye’ye gelenler, yurtdışında çalıştıkları sürede Türk vatandaşı olmadıkları için borçlanamazlar ve yetkili makam kararıyla Türk vatandaşlığına alınmanın ise geçmişe etkili bulunmaması nedeniyle, yurtdışında sadece Türk vatandaşlığını kazandıkları günden sonraki sürelerinin borçlanarak değerlendirebileceği-