Davacının, davalı şirkete ait gemide gemi adamı olarak çalıştığını iddia ederek davalıdan alacağının tahsili için iş bu davayı açtığından, geminin yabancı bayrak taşıdığından D. İş Kanunu hükümlerinin uygulanamayıp, davacının talebi hakkında uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümleneceği anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında avukatlık ücret sözleşmesi yapıldığını, davalı avukatın sözleşme kapsamında takip ettiği dava ve icra dosyalarından tahsil ettiği paraları davacı vekil edene ödemediğini, vekalet sözleşmesinin gerektirdiği özen borcunu yerine getirmediğini, bu sebeple haklı olarak azledildiğini, müvekkili şirketin adı geçen avukatın 58.925,59.-TL cezai şart alacağı, 2.604,50.-TL tahsilat alacağı, 1.042,48.-TL avans alacağı ve 2.410,24.-TL dosyalara işlenmeyen alacağının bulunduğunu, ancak, şimdilik bunun 1.000,00.-TL'sinin talep edildiğini, bu sebeple müvekkilinin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00.-TL alacağının akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istediği davada; taraflar arasında vekalet sözleşmesinin mevcut olduğu ve dava tarihi itibariyle vekalet sözleşmesinin 4077 Sayılı Kanun'un kapsamında bulunmadığı; ayrıca davacının şirket, davalının ise mesleki amaçla hareket eden avukat olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin kapsamı, karmaşıklığı ve üst düzey teknoloji gerektirmesi karşısında, bu davaların; dilekçelerin verilmesi, tahkikat ve hüküm aşamaları yönünden daha kısa ve basit şekilde sonuçlandırılmasında yarar görülen basit yargılama usulüne tabi tutulmasının sakıncalarının gözardı edilmemesi ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı, davacı yüklenici tacir olup, arsa sahibi davalıların tacir olmadığı, buna göre davanın 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesi uyarınca, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) olmadığı, aynı maddede TBK'nın 470. vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı ve buna göre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunu kabulünün doğru olmadığı- HMK. mad. 115/2 uyarınca, mahkemece, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verileceği- Mahkemece, HMK. mad. 114/1-c madde gereğince, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörülmeyen HUMK. mad. 7. ve 27 hükümlerine uygun olarak gerekçede "görevsizlik" kararı, hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi ve yetki ile ilgili herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmamış olmasına ve esasen yetki hususunun görevli mahkemece karara bağlanması gerekmesine rağmen gerekçede ve hüküm fıkrasında "yetkili" ibarelerine yer verilmesinin, HMK. mad. 21/1-c maddesi hükmü uyarınca, mahkemece verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde yargı yeri belirlenmesi gerektiği halde bu şart belirtilmeksizin görev uyuşmazlığı bakımından dosyanın Yargıtay'ın ilgili hukuk dairesine gönderilmesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Orman niteliğiyle tespit edilen parsel kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin davada Kadastro Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği-
Uyuşmazlığın, TTK. mad. 1472 uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuen tahsiline ilişkin olduğu- Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanuni halefi olacağı- Sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücu davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün defilerini 3. şahsa karşı ileri sürebileceği ve TBK. mad. 52'ye dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği- Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği-
Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin açılan davada, davacının 6502 sayılı Kanunda belirtilen Tüketici tanımına girdiği anlaşıldığından; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği-
Kısıtlı hükümlünün ortağı ve müdürü olduğu şirkete yeni bir temsilci atanması için izin istemi, ticari işletmeyi ilgilendirdiğinden, "sulh hukuk mahkemesinin" değil, "ticaret mahkemesinin" görevli olduğu-
İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının genel mahkemelerde, -asliye hukuk mahkemelerinde- görülmesi gerekeceği-
Kat Mülkiyeti Yasası'ndan kaynaklanan uyuşmazlıkların sulh hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılacağı-
Yargı yeri belirlenebilmesi için, mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş olan görevsizlik veya yetkisizlik kararının bulunması gerektiği, yargı yeri belirleme koşulları oluşmayan dosyanın mahalline iadesi gerektiği-