Davacının çekişme konusu taşınmazı devrettiği ilk el durumundaki kişinin davada yer almasının sağlanmasıyla, davacı ile dava dışı kişi arasındaki temlikin inançlı işlem olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, taraflar arasında inanç ilişkisi var ise davalının inanç ilişkisini bilebilecek durumda olduğu gözetilerek davacı tarafından temlik edilen pay yönünden davanın kabul edilmesi gerektiği-
İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirleneceği, temyize konu edilen miktarlar, asıl ve birleşen davada her bir davacı için temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerektiği- Temyiz yoluna başvuranın temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedileceğinden, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildiğine göre, katılma yolu ile kararı temyiz eden davalı vekilinin de temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği-
İşçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin davada, birden fazla davacının (işçinin) birlikte tek dilekçe ile dava açmalarını mümkün kılan herhangi bir yasal düzenleme bulunmayıp davacı işçilerin aynı nedenle işten çıkarılmaları ve aynı alacakları talep etmeleri aynı hukuki sebebe dayandıklarını göstermeyeceğinden işçilik alacağı davalarının ayrılmasına karar verileceği-
Hukmun davaya taraf olanlar hakkinda verilecegi; dava dilekcesinde davali olarak gosterilmeyen tarafin ek bir dilekce ile davaya katilamayacagi; mecburu dava arkadasli disinda islah yoluyla dahi taraf degisikligine gidilemeyecegi-
Vekâletnamenin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin davada, davalı olabilecek kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığının değil, ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu- Mahkemece, HMK. mad. 119/b-2 uyarınca, davalı olabilecek tüm kişilerin kesin süre içerisinde tespit edilip bildirilmediği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
6100 sayılı HMK'nda dahili dava şeklinde bir müessese bulunmamakta olup; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen kişiler dışında hüküm kurulamayacağı gibi mecburi dava arkadaşlığı dışında dahili dava edilerek yargılama yapılmasının da uygun görülmediği-
İcra mahkemesinde yapılan, alacak miktarında itirazında görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğu-
Davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı; HMUK'nun 44. (HMK'nun 58) maddesi gereğince takiplerin birbirinden bağımsız olmakla her takip dosyası bakımından mahkemece ayrı harç alınması, ayrı hüküm kurulması ve borcun tek olduğu gözetilerek tahsilde tekerrür olmaması hususunun da dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği-
Kişisel hakka dayanan gerek yüklenici, gerek hakkını ondan yazılı olarak temellük eden halefi olan üçüncü kişi; hakkını arsa sahibine karşı ileri sürebilmesi için yüklenicinin sözleşme ile kendisine yüklenen edimini tam olarak yerine getirmesi gerektiği-Yaptığı sözleşme mahkeme kararı ile geriye etkili olarak feshedilen yüklenici ile ondan daire satın alan davalı üçüncü kişi arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu- HUMK. mad 79 uyarınca hiç kimsenin dava açmaya zorlamayacağı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor