Hakem heyetince, karara esas alınan maluliyet raporunun davalı vekiline tebliğ edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak düzenlenen ve karara esas alınan engelli sağlık raporunda hangi yönetmeliğin esas alınarak rapor düzenlendiği anlaşılamadığından raporun, karar vermeye elverişli olmadığı, buna göre, hakem heyetince, olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun yeni bir rapor alınarak, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar da dikkate alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Ek bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilip, davalı vekiline rapora karşı itirazlarını sunma hakkı verildikten sonra bir karar verilmesi gerektiği-
Hakem heyetince, aktüer bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edilmeden, rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden karara esas alındığının anlaşıldığı, böylece Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Hakem heyetince davacı yararına vekalet ücretine karar verilirken Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, davacı ...’ın kaza tarihindeki tedavi evraklarının celbi ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden sigorta poliçesi eki genel şartlardaki maluliyet cetvellerine göre maluliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin rapor alınarak, yolcu olan davacılar ..., ... ve ...‘ın tespit edilen sakatlık oranı ve göre ödenmesi gereken meblağın, bilirkişi marifetiyle tespit ettirilerek davalının sorumluluğuna karar vermek gerekeceği- Mahkemece, davalı vekilinin mazeret beyanı konusunda bir karar verilmesi, tarafların savunma haklarının kısıtlanmaması gerektiği gözetilerek bilirkişi raporunun tüm taraflara tebliği sağlanması ve sözlü yargılama aşamasına geçileceğinin taraflara usulüne uygun bildirilmesi ile sözlü yargılama aşamasının tamamlanarak karar verilmesi gerekirken davalı tarafa bilirkişi raporu tebliğ edilmeden karar verildiği için kararın bozulması gerekeceği-
Birleşen dava için ön inceleme duruşmasının yapılmamış olduğunun ve taraflara birleşen davaya ilişkin olmak üzere delil sunma imkanı tanınmadığının, asıl davada alınan kusur raporunun birleştirme sonrası asıl davada taraf olmayan davalıya tebliğ edildiğinin, ATK'dan alınan maluliyet raporuna itiraz süresi dolmadan dosyada karar verildiğinin anlaşıldığı, o halde, birleşen dava yönünden 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun öninceleme duruşması yapılmadan, bilirkişi raporları usulüne uygun tebliğ edilip itiraz süreleri beklenmeden, birleşen davalının savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27, 280, 281, 184 ve 186'ıncı maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen, davalıların duruşmalara katılımı, bilirkişi raporundan haberdar edilmesi sağlanmaksızın ve yine davalılara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette yürütülen yargılama sonucunda yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece, bilirkişi raporları davalı şirket vekiline tebliğ edilmemiş olup savunma hakkı kısıtlanarak usul hükümlerine aykırı biçimde yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dosyada aldırılan hesap raporuna ve davacı vekilinin ıslah dilekçesine karşı davalı vekilinin iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalının savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, itiraz ve beyan süresinin dolması beklenmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hükme esas alınan davacının maluliyet durumunu tespit eden Ankara Üniversitesi Adli Tıp Ana bilim dalından alınan bilirkişi raporu kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan tüzük hükümlerine göre düzenlendiği gibi, aynı zamanda davalı sigorta şirketi vekiline tebliğ edilmemiş olduğunun anlaşıldığı, davalı sigorta şirketi vekiline bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağından, davalıya bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor