Şuf’a hakkının önlenmesi amacıyla satış sözleşmesinin muvazaalı olarak bağış biçiminde gösterilmiş olduğunun öne sürülmesi durumunda hak düşürücü sürenin, bağış işleminin öğrenilmesinden değil, bağışın gerçekte satış olduğunun öğrenilmesinden itibaren işlemeye başlayacağı-
“Satışı öğrenme”den bahsedebilmek için, “alıcı ile satışın esaslı şartlarının öğrenilmiş olması” gerektiği-
743 sayılı Medeni Kanun döneminde yapılmış olan satışlar hakkında şuf’a hakkının - mektup, taahhütlü mektup, noter ihtarnamesi gibi- her türlü irade bildirimi ile kullanılabileceği gibi, doğrudan doğruya dava açılarak da kullanılabileceği- Davadan önce kullanılan irade bildirimi ile dava açma sürenin kesilmiş olacağı ve daha sonra her zaman dava açılabileceği-
Şuf’a hakkından herkese karşı feragat edilmesi halinde, bunun “resmi”şekilde yapılması ve tapuya “tescil” edilmesi gerektiği, buna karşın sadece belli bir kimseye karşı feragat edilmesi halinde ise bunun “yazılı” şekilde yapılmış olmasının yeterli olduğu -
“Şuf’a davasının süresinde açılmadığını” (süresinden sonra açıl-dığını) ileri süren ancak bu savunmasını -743 sayılı MK. döneminde yapılmış olan satışlarda tanık dahil her türlü delille, yeni MK. döneminde yapılan satışlarda ise noter aracılığı ile bildirimde bulunduğunu- isbat edemeyen davalıya “bu konuda davacıya yemin teklifinde bulunabileceği” hususunun mahkemece hatırlatılması gerekeceği-
Şirketi temsile yetkili ortağın satışı öğrenmiş olması halinde, üç aylık hak düşürücü sürenin işlemeye başlayacağı-