Davalı-davacı kocanın eşini sevmediğini, bu nedenle gönderdiğini söylediği ve sık sık eğlence yerlerine giderek birlik görevlerini ihmal ettiği, davalı-davacı kadının ise eşini sevmediğini ve istemediğini söylediği, bu halde koca daha ağır kusurlu olsa da TMK.mad.166/2 koşulları oluştuğundan kocanın davasının kabulü gerektiği- TMK.mad.197 koşulları oluştuğundan kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kabul edilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddedilmesi gerektiği-
Anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle tazminat istenemeyeceği-
Davacının, dava dilekçesinde saydığı ziynetler dışında ıslahla yeni ziynet eşyaları talep ettiği anlaşıldığı,yeni ziynet eşyaları talep edilmesinin davaya yeni talep eklenmesi niteliğinde olacağı,ıslah yoluyla talep genişletilebilir ise de davaya yeni bir talep eklenemeyeceği-
Boşanmada davacının ağır kusurlu olduğu, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı yararına tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları ve kusur dereceleri dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, boşanma isteğinin reddi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kesinleşen mahkumiyet kararı ile sabit olduğu üzere eşine fiziksel şiddet uygulayan davalı-davacı kocanın da az da olsa kusurlu olduğu davalı-davacı koca ve çocuklar bakımından evliliğin devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığı; böylece davalı-davacı kocanın birleşen boşanma davası bakımından TMK.mad.166/2'deki koşulları oluştuğundan kadının davasının da kabul edilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kocanın eşine şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini ve çocuğunu istemediği, buna karşılık, davalı-davacı kadının ise eşini istemediği ve ona karşı haksız suçlamalarda bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davalı- davacı kocanın daha fazla kusurlu olduğu ancak, koşulları oluştuğundan; davalı- davacı kocanın davasının da kabul edilmesi gerektiği-
Tarafların birlikte hacda iken meydana gelen olaylardan sonra barıştıkları, Türkiye’ye dönmelerinden sonra davalının kocasına ilgisizliğini devam ettirdiği, ilk eşinden olan çocuklarıyla bir olup kocasını darp ettiği, davacının da, bir başka kadınla fiilen evliymiş gibi birlikte yaşadığı bu suretle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği durumda; tarafların eşit kusurlu olduğu; bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının sabit olması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerektiği-