Davalı kocanın ceza mahkemesince mahkumiyetine de karar verildiği davacı kadının elektronik posta adresine girip açacağı boşanma davasına delil oluşturmak amacıyla, kadına 2007 yılında gönderilen iletileri, kadının adres defterindeki kişilere, davacı kadın tarafından gönderilmiş gibi yollamak şeklindeki eylemi sebebiyle eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın mümkün görülemeyeceği, boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
İhtar isteği, davalının kusurlarının affedildiğini veya en azından hoşgörüyle karşılandığını göstereceğinden affedilen ve hoşgörüyle karşılanan olaylardan dolayı artık davalıya kusur atfedilemeyeceği, boşanma yönündeki hükmün bozulması gerekeceği-
Davalının eşine hakaret etmesi, sürekli borçlandırıp eşi istememesine rağmen eşini taşınmazlarına ipotek tesis etmeye zorlaması halinde eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın mümkün olamayacağı, boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Davalının (kadın) boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, eşit kusurlu olan davalının(kadın) boşanma davasına ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmeyeceği-
Tarafların fiili ayrılık döneminde davalının müşterek çocuğu davacı kocaya göstermemesi ve hakaret etmesi halinde eşleri beraber yaşamaya zorlamanın mümkün olamayacağı, boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Toplanan delillerden kocanın, annesinin evliliğe ve eşine ölçüsüz müdahalesini kasıtlı olarak önlemediği, bu suretle eşini zor durumda bıraktığı ve evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamaya yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediği gerçekleştiğine, bu sebeple kadınla aynı oranda kusurlu olduğu kabul edildiğine göre, kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Az kusurlu olan davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığından boşanma karar verilmesinin doğru olacağı-
Eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlüğünün evlilik birliği süresince devam edeceği-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan davacı-karşı davalı kocanın boşanma davasının reddinin doğru olmayacağı-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülemeyeceği-