Mahkemece, şikayetçi tarafından öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek HMK'nun 297/2. maddesine aykırı şekilde gerekçesi açıklanmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacılar vekilinin asıl dosya dava dilekçesinde ecrimisil, taşınmazın tahrip edilmesi nedeniyle tazminat ve kesilen ağaç bedellerinin tahsiline karar verilmesini talep ettiği, asıl ve birleşen dosyada da ........ ada ......parsel yönünden talepte bulunmadıkları, mahkemece davacıların talepleri aşılarak; asıl dosyada her bir davacı için ayrı ayrı ......TL eski hale getirme bedelinin tahsiline karar verildiği, hem asıl dosya hem de birleşen dosyada ......ada .......parsel yönünden de değerlendirme yapılan bilirkişi raporlarının hükme esas alındığı, mahkemece taleple bağlılık kuralı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken zuhul ile talepten fazlasına hükmedilmesinin doğru olmadığı- Birleşen dosya dava dilekçesinde tazminat adı altında birden fazla talep yer almakta olup birden fazla da davacının olduğu, ancak mahkemece ....... TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine denmekle hangi taleplerin kabul hangi taleplerin reddedildiği belirtilmediği gibi hangi davacı yönünden ne kadar tazminata karar verildiğinin de belirtilmediği, bu hususlar gözetilmeden infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm oluşturulmasının doğru olmadığı-
Davacının 5 yıllık ecrimisil talep ettiği, mahkemece de gerekçe kısmında 5 yıllık ecrimisile hükmedildiği belirtilmesine rağmen, kurulan hükümde 4 yıllık miktar olan ................. TL’ye hükmedilmesinin, davacının faiz talebi olmasına rağmen buna ilişkin bir karar verilmemesinin, yine davacının elatmaya ilişkin bir talebi olmamasına rağmen bununla ilgili hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Harcın, kabul edilen tutar üzerinden davalıdan tahsil edileceği, mahkemece, davacıdan da harç tahsili yapılması hatalı olduğu gibi peşin harçtan artan kısmın da davacıya iadesine karar verilmemesinin yanlış olduğu- Hükümde yargılama giderleri ile ilgili kabul ve ret oranına göre belirleme yapılmışsa da; hakkında feragat nedeniyle ret kararı verilen davalılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti tahsil edilmesinin isabetli olmadığı, yapılan masrafların kabul ve ret oranına göre davalı ...’e yükletilmesi, yine davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin de davalı ...’den alınmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun iş adresinde yapılan hacizde "borçlunun orada olmadığı, çalışanın borcu ile ilgileri olmadığının" belirtildiği, borçluya ait herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit olmadığından bu tutanağın "aciz belgesi" niteliğinde olmadığı ve bu nedenle, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davasındaki "üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi gereken şahıslardan olduğuna" ilişkin kanaate dair hiçbir delil ve açıklamaya yer vermeyen genel geçer ifadelere dayalı gerekçenin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece, (öncelikle) kayıt maliki ... Oğlu ...’ın kimlik bilgileri tespit edilerek davanın gerçek paydaş veya mirasçılarına yönlendirilip yönlendirilmediğinin saptanması, ondan sonra oluşacak sonuca göre başka taraf veya mirasçı var ise taraf teşkili sağlanması gerekeceği- Keşif 3 jeoloji mühendisi eşliğinde yapılmadığından, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile idarenin belirlediği kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedeni açıklanmadığından ve taşınmazda gözlem çukuru açılmak suretiyle gerekli inceleme yapılmadığından, usulüne uygun şekilde kıyı kenar çizgisi tespiti yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Dava konusu ........ parsel sayılı taşınmaz, yeni parsel numarası aldığından, hükümde infaza elverişli şekilde yeni parsel numarası gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, infaz kabiliyeti olmayan kadastral parsele göre karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Tapu kaydının iptali istemiyle dava açıldığına göre davalılar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, dava konusu taşınmazların son tapu kayıtları getirtilip değerlendirilerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak iptal edilen ve davacılar adına tesciline karar verilen payların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Somut olayda kararın gerekçesinde, Yargıtay kararına uyularak yeniden yargılama yapıldığı ve davanın kabulüne karar verildiği açıklanmasına rağmen hüküm fıkrasında bozma kararına karşı direnilmesine karar verildiği bu suretle kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi arasında çelişki meydana getirildiği anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Tefhim edilen kısa kararda, "imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin iptaline" gerekçeli kararda ise; "imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin durmasına" karar verilmesinin kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getireceği-
Dosya kapsamından; birleşen dava dosyası asıl dava dosyası arasına alınsa da, yargılama aşamasında bu davalılara herhangi bir tebligat yapılmadığının, duruşmaya katılmadıklarının, mahkemece yargılama sonunda verilen karar başlığında bu davalıların adının yazılmadığı gibi hüküm kısmının da bu davalıları kapsamadığının anlaşıldığı, bu şekilde kurulan hükmün HMK.'nun 297. maddesine aykırı olduğu-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür ve hüküm bir bütündür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, bozma konusu yapılmadığından bahisle davaya konu olan taşınmaz hakkında "yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi doğru görülmediği, bu sebeple kararın bozulması gerektiği-