Uyuşmazlıkların hâlli için İstanbul mahkemelerini yetkili kılan yetki sözleşmesinin geçerli olduğu-
Re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerin, dava şartı olan, kesin yetki halleri olduğu, HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlediğinden yetki sözleşmesi nin kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamayacağı; yetki sözleşmesinin yapılmış olmasının da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden olmadığı-
Yetki sözleşmesinin kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamayacağı, yetki sözleşmesinin yapılmış olmasının da re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden olmadığı-
Beton satış sözleşmesinin yerine getirilmemesi nedeniyle, ödenen bedelin tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin davada, kesin yetki durumu bulunmadığından ve taraflar yetki itirazını ileri sürmediğinden, davanın ilk açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili hale geldiği-
Tazminat istemine konu malların taşınması ile ilgili düzenlenen konşimentoda söz konusu taşımaya ilişkin oluşması muhtemel uyuşmazlıkta İngiliz Hukukunun uygulanacağı ve Londra Yüksek Mahkemeleri'nin inhisari yetkisinin olduğunun kabul edildiği, davacı tarafından sigortaya konu malın bedelinin ödenmesi suretiyle sigortalının halefi sıfatıyla dolaylı olarak konşimentodan kaynaklanan uyuşmazlıkta taraf sıfatının elde ettiğinin kabulü gerektiği, bu hali ile konşimento hükümleri gereğince yetki sözleşmesinin davacıyı da bağlayacağı, HMK. mad. 17, 18 ve MÖHUK. mad. 47 uyarınca seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü ve Londra Yüksek Mahkemeleri'nin açıkça yetkili olduğunun kabul edildiği gerekçesiyle, davanın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Taraflar arasındaki şikayet davasında, usulüne uygun olarak verilen kesin süreye rağmen gider avansının yatırılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği-
Davalı borçlu ile 3.kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle davalı 3. kişiler vekilinin yetki itirazının HMK'nin 60. maddesi gereğince borçlu açısından da hüküm ifade edeceği-
Bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, taraflar arasındaki yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK'nın 17. ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak "belirli" olması gerekip, sözleşmedeki "tartışmayı taraflar kendi aralarında çözemedikçe tartışma ... Cumhuriyetinin ilgili mahkemesinde yapılacaktır" şeklindeki yetkili kılınan mahkemenin ismen zikredilmiş bulunmadığından "belirli olma" kriterini taşımayan yetki şartının geçerli olmayacağı-
Süresinde "ilk itiraz" olarak mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülmediğinden ve kesin yetki de bulunmadığından, mahkemenin, HMK'nın 19. maddesi uyarınca yetkili hale geldiği gözetilerek, davaya bakmakla yetkili olduğunun kabulü ile davanın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı olarak HMK'nın 17. maddesindeki münhasır yetki kuralına "kesin yetki" anlamı verilerek, sonuca ulaşılmasının yerinde olmadığı-
Davalı borçlunun davacı banka ile yapılan sözleşmede kefil olduğu, tacir sıfatını taşımadığı, bu nedenle sözleşmedeki yetki kuralının borçlu hakkında geçersiz olduğu, borçlu tacir sıfatını taşısa idi dahi borçlu ile yapılan yetki sözleşmesinin sözleşmenin tarafı olmayan diğer iki davalı hakkında hüküm doğurmasının düşünülemeyeceği, birden fazla davalının yer aldığı davalarda davanın davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemede bakılması gerektiği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor