Davacının boşandığı eşine yönelik el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmesi- Kesinleşen boşanma dosyasındaki protokol gereğince dava konusu konutun davalı ve müşterek çocuklar tarafından kullanıldığı, dava koşullarının oluşmadığı- Davalı vekilinin asıl davaya yönelik ve süresinde açılmadığı tespit edilen karşı davasına yönelik istinaf itirazları hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Yargıtay bozma ilâmına uyulmakla lehine olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşacağı- Konusunda uzman bir bilirkişiden bu belgeler ve ödemelerin dayanağı olan hesaplarla yapılan ödemelerin kimin borcuna ilişkin olduğu konusunda rapor alınması, sonucuna göre: davacı taşeronun yükümlülüğünde olup, davalı yüklenici tarafından yapıldığı tespit edilen bir ödeme bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bulunması halinde, bu ödemelerin mahsubundan sonra kalan miktar yönünden menfi tespit kararı verilmesi gerektiği-
Davalı erkek tarafından açılan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katkı payı ve katılma alacağı davası boşanma davasından ayrılarak yeni esasa kaydına karar verilmekle, ayrı bir dava haline gelmiş olup, davacı kadın tarafından karşı dava ile açılan ziynet alacağı davasının esasına girilerek incelenme yapılması gerekirken, karşı davaya karşı açılmış bir dava niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacıların anneleri olan mirasbırakanın kızlarının öldükleri ve mirasbırakanın ölümünden sonra geçen sürede muvazaa iddiasına dayanarak dava açmadıkları, davalı tanığı olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde çekişmeli taşınmazlarda hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçının beyanlarından (30.09.1986 tarihli) temlikin gerçek satış olduğu anlaşılmakla, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanın sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile dava açmadığı ve terekesinde toplam 24 parça taşınmaz kaldığı gözetildiğinde ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların makul karşılanabilecek ölçüde olduğu sonucuna varılacağı ve davacıların muvazaa iddiasının kanıtlandığının kabul edilemeyeceği- Asli müdahalede dava edilen müddeabih esas olup, anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talebinde bulunulamayacağı- Davacıların miras paylarına yönelik olarak açtıkları eldeki davada, asli müdahilin kendi payına yönelik isteminin kabul görmeyeceği, usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmadığı, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği-
İİK. mad. 277 vd. uyarınca doğrudan açılan tasarrufun iptali davaları genel mahkemelerde görüleceği, ancak, üçüncü kişi hacze dayalı istihkak davası açmışsa, davalı takip alacaklısının, geçici veya kesin aciz belgesi sunmak zorunda olmaksızın, bu davaya karşılık tasarrufun iptali davası açabileceği ve bu durumda, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının istihkak davasına bakan icra mahkemesinde inceleneceği- Karşı davanın, HMK. mad. 133. gereğince cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek sureti ile açılacağı- Tasarrufun iptali davası cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava olarak açılmamış, istihkak davası ile birleşme talebi olan bağımsız bir dava olarak açılmışsa, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı- Mahkemece gerekçe bölümünde, "eldeki davaya bakan icra hukuk mahkemesinin tasarrufun iptali konusunda karar vermeye yetkili ve görevli olmadığından davanın genel mahkemelerde görülmesi" gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında "dosyanın görevli .. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine" karar verilmesinin çelişkili olduğu-
8. HD. 03.07.2018 T. E: 2016/6844, K: 14772-
Davalı borçlunun defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, borçlu ile 3. kişi şirketin ayrıntılı ticaret sicil bilgileri getirtilerek, şirketlerin ortaklık yapıları, kuruluş tarihleri, adreslerinin incelenmesi, dava konusu iş makinasının haciz tarihinde kimin adına kayıtlı olduğunun ilgili ticaret odasından sorulması ve neticede bu araştırma ve incelemeler sonucu elde edilen bilgiler ile dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- İstihkak davsına karşı dava olarak alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasının, süresinde açılmaması halinde, karşı davanın asıl dava olan istihkak davasından ayrılmasına karar verilmesi gerekeceği- Karşı davanın cevap dilekçesi veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe ile açılabileceği (HMK. mad. 133)- Cevap süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu (HMK. mad. 317/2)-
"Tenkis davası" nda, davalının kendi adına tescile yönelik karşı davasının bulunmadığı, mahkemece "taleple bağlılık ilkesi" ne aykırı olarak davalı lehine hisse tesciline karar verildiği , buna göre dava konusu taşınmazların bir kısım hissesinin davalı adına tesciline karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davalı taraf karşı dava dilekçesi vermiş ise de, davanın açılma tarihi harcın yatırıldığı tarih olduğundan açılmış bir karşı davadan sözetme imkanının olmadığı ve bu durumda karşı dava olarak açılan davanın, eldeki davadan tefrik edilip ayrı bir esasa kaydının yapılarak, müstakil bir dava olarak değerlendirilmesi gerekeceği-
Karşı davanın açıldığı tarih itibarıyla 6100 sayılı yeni HMK'nun uygulanması gerekmekte olup, HMK'nun 133/2 maddesi uyarınca süresinden sonra açılan karşı davanın asıl davadan ayrılması gerektiği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor