Mahkemece, dava konusu vakfın galle fazlasını almaya hak kazanan vakıf evlatlarının hangi yıllardan itibaren bu hakka sahip oldukları Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden sorulup tespit edilmesinden sonra zeytinlik vasfındaki taşınmazlardan elde edilen ve yukarıda belirtilen yönetmelik hükümlerine göre dağıtılması gereken galle fazlasının her yıl için ayrı ayrı olarak yalnızca o yıl için hak kazanan vakıf evlatları arasında paylaştırılarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece re'sen yapılan hesapla dava konusu olan dönemin (2003-2008 yıllarına ait) toplam gelirinin 2008 yılı için galle fazlasını almaya hak kazanan ve ancak daha önceki yıllarda galleye müstahik vakıf evladı olmayanlar da dahil edilmek suretiyle vakıf evladı sayısına bölünerek bulunan bedele karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davacı Türk Medeni Yasası’nın 116. maddesi gereğince vakfın sona erdiğinin tespiti ve sicilden silinmesini istediği, bu uyuşmazlıkla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görüş bildirme ve temyiz etme gibi haklarının bulunduğu gözetildiğinde, gösterilecek deliller toplanıp işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece kanun maddeleri yanlış yorumlanarak sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermesinin doğru görülmediği-
Amaç değişikliği yapılmadıkça, vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için öngörülen nakit miktarında azalmaya sebebiyet verilmesinin doğru olmadığı-
Vakfın kuruluş senedinde belirlenen amacının ve örgütlenme biçiminin, zorunluluk olmadıkça kural olarak vakıf organlarınca değiştirilip genişletilemeyeceği-
Vakfın 27.05 2004 tarihli genel kurulunda senedinin değiştirilmesine ilişkin olarak aldığı kararların yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle senet değişikliğine ilişkin istemin reddine, birleştirilen diğer davalardaki taleplerin ise konusuz kalmış olmasından söz edilerek bu istemler hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulduğu, davacı vakıf vekillerinin temyizi üzerine verilen bu kararın onandığı bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından davacı vekili ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün karar düzeltme istemlerinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; vakıf senedine eklenmek suretiyle yapılan düzenlemelerin vakfedenin kuruluş sırasında bizzat belirlediği amacın faaliyetlerinin genişletilmesi ve değiştirilmesi sonucunu doğuracak biçimde iradesine aykırılık oluşturduğu gözetilmeden ve Türk Medeni Kanunu’nun 113. ve Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 26. maddelerinde öngörüldüğü üzere, mevcut durum ve koşullarda vakıf senedindeki amacın faaliyetlerin genişletilmesi veya değiştirilmesi zorunluluğunu ortaya koyan herhangi bir gelişme ve buna bağlı olarak vakfedenin isteklerine açıkça uymayacak hallerin varlığı da ileri sürülmediğinden amacın ve faaliyetlerin genişletilip değiştirilmesi niteliğindeki bu hükümlerin aksi düşüncelerle uygun bulunarak tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bir vakfın kurulmasında amaç ile yeterli mal ve hakların varlığının esaslı unsur olduğu; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 113. maddesi gereğince ancak amaç değişikliği yapılmadıkça kurucu iradenin ortaya koyduğu mal ve hakların vakıf aleyhine değişikliğe uğratılmasının mümkün bulunmayacağı; Vakıflar Genel Müdürlüğünden alınan görüşün bağlayıcı olmadığı, mahkemece dayanılan yasal değişikliğin de vakıf senedinde değişiklik yapılmasını haklı kılmayacağı-
Vakıf senedinin 5. maddesinin 1. fıkrasında, yıl içinde elde edilen vakıf gelirinin %80'inin vakıf amaçlarına, %20'sinin ise yönetim ve idare masrafları ile ihtiyaçlara özgülenmesi ve harcanması öngörülmüş iken, tescili istenilen değişiklik senedinin bu maddeye karşılık gelen 18. maddesinin 1. fıkrasında yıl içinde elde edilen gelirin en az üçte ikisinin vakıf amaçlarına harcanması şeklinde değiştirilmesinin ve bunun tescili sonucu vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için öngörülen nakit miktarında azalmaya sebebiyet verilmesinin doğru olmadığı-
5234 Sayılı Yasa’nın kamu görevlilerinin unvanlarını vakıf kurullarında kullanarak yer alabileceklerine izin verdiği, davacı vakfın bu kanundan önce kurulduğu da dikkate alınarak vakıf senedinin 7. maddesinde yapılan değişikliğin reddine karar verilmesi gerekirken; uygulamada duraksama ve karışıklığa sebep olacak ve genel kurulun kimlerden meydana geleceğini belirsiz bırakacak nitelikte "Genel Kurul 01.01.2002 tarihine kadar vakfa kayıtlı 49 üyeden oluşur. Vakıfta görev alan kamu görevlileri unvanlarını kullanır" şeklinde yapılan değişikliğin tescili yolunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor