Karara esas alınan bilirkişi raporunda, kaza tarihinde 14 yaşında olan beden gücü kaybına uğrayan davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı- İtiraz Hakem Heyetince yukarıda anlatılanlar doğrultusunda davalı Güvence Hesabı ve davalı sigorta şirketi yönünden faiz başlangıçları ayrı ayrı belirlenerek infazda tereddüde yol açmayacak şekilde karar verilmesi gerekeceği- İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan itiraz başvurularının reddinin doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminat davasının görüm ve çözüm yeri adli yargı olup mahkemece, davalı idare yönünden işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Davacıların manevi tazminat istemi tümden reddedildiğine göre davada kendisini vekil aracılığı ile temsil ettiren davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ile belirlenen maktu vekalet ücretinin altında bir miktara hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Marka hakkına tecavüz- Haksız rekabet- Tazminat- Katma Değer Vergisinin hükmolunan tazminata eklenip eklenmeyeceği-
Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Tasfiye yapılmadan, re'sen ticaret sicilinden terkin edilen ticari şirket ve kooperatiflerin ihyası için açılan davalarda, davanın sadece terkin işlemini yapan Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yöneltilmesi gerekeceği, davanın kabulü ile dava konusu şirketin yeniden ticaret siciline tescil ve ilanına karar verilmesi halinde, yargılama giderlerinin HMK m. 323/1-(ğ) ve m. 326 uyarınca davada haklı çıkan davacı lehine, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yüklenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ve davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı-*
Gerekçe - hüküm çelişkisi 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılığın dahi başlı başına bozma sebebi olduğu- Bu hususun HMK.'nun 298/2. maddesinde de "Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz." şeklinde özellikle düzenlendiği-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporların davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin raporlara itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği- Davacının kaza nedeniyle maluliyeti oluşup oluşmadığı ve varsa maluliyet oranının, 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirlenmesi için, en yakın üniversite hastanesinin adli tıp anabilim dalı başkanlığından rapor alınıp oluşacak sonuca göre (maluliyet oranı bakımından davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) karar verilmesi gerekeceği- 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nisbi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, maktu ücretin altında kalacak biçimde (eksik) vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Uyuşmazlıkta, davanın açılmasına davalı idarenin sebebiyet verdiği dikkate alındığında, davalı idarenin, yargılama giderleri ve usulüne uygun bir biçimde hesaplanmış olan vekalet ücretini davacıya ödeme yükümlülüğü bulunduğu- Davaya konu … tarihli ve … sayılı kararın davalı idare tarafından 10 gün sonra … tarih ve … sayılı Valilik kararı ile yürürlükten kaldırıldığının davalı idare tarafından verilen birinci savunma dilekçesinde belirtildiği, İdare Mahkemesince de dosya tekemmül ettirilmeden davanın konusunun ortadan kalktığı gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ancak davacı lehine vekalet ücretinin tamamı olan 1.000,00 TL'ye hükmedildiği anlaşılmış olup; uyuşmazlığın konusunun kalmadığının birinci savunma süresi içerisinde Mahkemenin bilgisine girdiği görüldüğünden, yukarıda yer verilen madde hükmü uyarınca davalı idare aleyhine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin yarısı olan 500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İtiraz Hakem Heyeti'nce; davacının ibraname-feragat tarihinden önceki ve sonraki eksik tüm tedavi evraklarının dosyaya teminin sağlanması, davalı sigorta şirketinden hasar dosyasının getirtilmesi ve dosyada bulunmayan davacının %8 oranındaki maluliyetini belirleyen raporunun da temin edilmesi, davacının dosyaya sunduğu %14 oranındaki maluliyet raporu ile karşılaştırılması, maluliyet oranları bakımından fahiş fark bulunduğu dikkate alınarak, iki rapor arasındaki bu çelişkinin giderilmesi ile oran farklılığının maluliyette artış olarak kabul edilip edilemeyeceği (iki raporda maluliyet belirlemesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içinde gelişim olup olmadığı, İbraname-feragat tarihi olan 2018 ile eldeki başvuru 2020 yılları arasındaki süreçte davacıdaki arazların gelişim gösterip göstermediği) hususlarında, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ATK İhtisas Kurulu'ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından gerekçeli, denetime elverişli ve kaza ile illiyet bağının kurulduğu rapor alınması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan nispi vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken, nispi tam vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı-davalı erkeğin, ıslah dilekçesiyle düğün sırasında yaptığı masraflar ve düğünde takılan takılara karşılık ............. TL maddî tazminat talep ettiği, bu isteğin Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi anlamında boşanmanın ferisi(eki) olan maddî tazminat kapsamında olmayıp, bağımsız bir talep olarak ayrı harca tabi olduğu- Talebin niteliğine göre alınması gerekli nispi peşin harcın Harçlar Kanunu'nun 30-32. maddeleri uyarınca tamamlanması için davacı-davalı erkeğe süre verilmesi, tamamlandığı takdirde davanın esasına girilmesi, tamamlanmadığı takdirde anılan Kanunun 30. maddesinde gösterilen usulde işlem yapılması gerekirken, bu işlemler yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-