Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması halinin bozma nedeni oluşturduğu, 6100 sayılı HMK 321/2.md uyarınca kısa karar hüküm özetini içermesi gerekirken içermediği gibi kısa kararla bağlı olarak ve dosya münderecatına göre vicdani kanaate göre karar verilmesi gerekeceği-
Hükmün gerekçesi ile fer'ilerinin açıklanmadığı kısa kararın tefhim sayılmayacağı-
“Mahkemenin kısmen kabulüne göre”, hükümde davalı ...’nın, 5502 sayılı Yasa'nın 36. maddesi uyarınca yargılama harçlarından muaf tutulması yerinde ise de, harçlar dışında avukatlık ücretinden ve yargılama giderlerinden herhangi bir muafiyetinin bulunmadığı gözetilmeksizin 6552 sayılı Kanun hükümleri göz önünde bulundurularak davalı ... lehine ve aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi ve 6552 sayılı Kanun'un 54. maddesi ile 6100 sayılı HMK.'nun 312 ve 323. maddelerine aykırı şekilde ve hatalı değerlendirme sonucu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin tamamının diğer davalılardan tahsiline karar verilmesi, ayrıca yargılama giderinin de kısmen kabul durumuna göre belirlenmeyip, kabul-red oranına göre bir kısmının davacıya yükletilmesi gerektiğinin de gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacıyı iş akdinin feshedildiği tarihteki işinde tekrar işe başlatmayıp, il dışı işyeri öneren işverenin davacıyı işe başlatmadığının kabulü gerektiği-
Mahkeme, kararı gerekçesi ile birlikte tefhim etmiş ise, temyiz süresinin tefhim tarihinden itibaren; ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim etmiş ise, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı- Temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa temyiz dilekçesine karşı cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının tanınması gerektiği-
Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı-
Gerekçeli kararın davacı vekili adına stajyer avukatına kalemde elden tebliğ edildiği, ancak dosyada adı geçen kişiye davacı vekili tarafından verilmiş yetki belgesine rastlanmadığı gibi süre tutum dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmesine rağmen, davacının üzerine düşen temyiz harcının da tamamlattırılmadığı anlaşıldığından, öncelikle noksan temyiz harç ve giderinin tamamlatılması ve adı geçen stajyer avukat adına düzenlenmiş yetki belgesinin sunulması için davacı vekiline usulüne uygun şekilde muhtıra çıkarılması, yetki belgesinin ibraz edilmemesi halinde davacı vekiline gerekçeli kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ilgili belgeler dosyaya eklendikten sonra gönderilmesi gerektiği-
Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliğinin gerektiği- Davanın tümden kabulü yada reddi söz konusu olsa bile tarafların kararın gerekçesini temyiz etmekte hukuki yararları bulunabileceğinden, bu gibi durumlarda bile gerekçeli kararın yöntemince taraflara tebliğinin zorunlu olduğu-
Hükümde temerrüt faizi oranın belirtilmemiş olması infazda tereddüte yol açacağından yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkin davada, Kurumca kabul edilen ve geçerlilik tanınan sigortalılık süresinin davacının talebine konu süre olup olmadığı, davacının talebine konu sürelerde tarımsal faaliyetinin kesintisiz olarak devam edip etmediği, sigorta primlerinin 6111 sayılı Kanun uyarınca yapılandırma ile ödenip ödenmediği, aylığın talep tarihi itibariyle başlatılıp başlatılmadığı araştırılmadan evrak üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı oluğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor