İcra müdürü satış talebini reddetmiş olsa bile, İİK. mad. 106 uyarınca iki yıl içinde (17.11.2011 tarihinde) satış talebinde bulunan, ve satış masrafını yatıran alacaklının haczinin ayakta ve satış talebinin geçerli olduğu- Satış talebinin kıymet takdirinin kesinleşmemesi nedeniyle reddine ilişkin icra müdürü kararının satış talebine etkisinin bulunmadığı- Anılan taşınmaz üzerindeki haczin kalktığı düşünülerek geçerli haciz olmadığından ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olacağı-
Satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanının yasal olarak ortadan kalktığı- Şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hakkın, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceği- Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- Haciz tarihinde taşınmazın bir kısım hissesi borçlu adına kayıtlı ise haciz işleminde usulsüzlük olmadığı-
Dairemizin değişen içtihatlarına göre, İİK. mad.150/e'de düzenlenen bir ve iki yıllık sürelerin hesabında ödeme-icra emrinin tebliğinden itibaren ilk satış talep tarihinin esas alınacağı- İlk satış talebinin yasal süresinde yapıldığı ve satış süresi içinde de satış talebinin geri alınmadığı birlikte değerlendirildiğinde, sonraki satış taleplerinin iki yıllık süre içinde olmamasının sonuca etkili olmadığı, yasada belirtilen sürenin satış talebi için öngörülmüş olması karşısında; satışın aynı süre içerisinde yapılmamış olması, usulüne uygun satış talebini ortadan kaldırmadığı gibi takibin İİK mad. 150/e gereğince düşmesi sonucunu doğurmayacağı-
Satış düştüğünde haciz düşmeyip, haciz sahibinin ilk satış isteme tarihine kadar geçen süresi satış isteme tarihinde yürürlükte bulunan İİK. mad. 106 uyarınca 2 yıllık süreden çıkartılması suretiyle kalan sürede satış talebinde bulunması halinde haczin halen ayakta olduğunun kabulü gerektiği-
Bankadan temlik aldığı alacak için TMSF'nin İİK.'na göre yapılmış takibe devam ettiği ve daha sonra alacağın şikayetçi-alacaklıya temlik edildiği anlaşıldığından, şikayetçinin takibi bakımından 6183 s. Kanun’un uygulanamayacağı- İlk alacaklı bankanın borçluya ait taşınmaza 27.01.1998'de ihtiyati haciz uyguladığı, 18.02.1998'de ödeme emrinin tebliğ edildiği, 06.07.1999'de haczin yenilendiği, 11.10.2000'de satış talebinde bulunulduğu, 11.06.2001'de satış avansı yatırıldığı görüldüğünden, bu haczin ayakta olduğu- Şikayet olunan bankanın ise 17.11.1997 tarihli ihtiyati haciz uygulandığı, 18.09.2000'de ihtiyati haczi kesin hacze dönüştüğü, 12.09.2002''de satış talebinde bulunulduğu, 13.09.2002'de ise satış avans yatırdığı görüldüğünden, şikayetçinin haciz ve satış tarihleri şikayet olunanın haciz ve satış tarihlerinden önce olduğundan, mahkemece, sıra cetvelinin iptali istemli şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Haciz tarihinden itibaren 6 ay içinde satış istenmediğinden, dava tarihi itibariyle haczin düştüğü ve bu nedenle istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerektiği-
Fiili haciz ve yakalama işleminin talep edilmemesi ve kıymet taktirinin kesinleşmemiş olmasının, satış talebinin reddini gerektirmeyeceği- Alacaklının satış talebi ile birlikte bir miktar avansı icra dosyasına yatırması halinde, icra müdürlüğünün vereceği satış talebinin kabulü kararının, aracın fiili haczi ile yakalama işlemlerinin gerçekleşmesinden ve kıymet taktirinin kesinleşmesinden sonra satış günü verileceği anlamına geleceğinin kabulü gerektiği-
İlk hacizden sonra yeniden haciz istenmesinin ilk haczi hükümsüz kılmayacağı, ancak ilk hacizden sonra süresi içinde satış istenmediğinde ilk haczin düşeceği, bu nedenle sonraki hacze değer verilerek sonuca gidilmesinin isabetli olduğu-
Şikayete konu taşınmaz üzerine 26.02.2009 tarihinde haciz konulduğu ve alacaklı tarafından 07.01.2011 tarihinde 300,00 TL satış avansı da yatırılarak mahcuz taşınmazın satışının talep edildiğinin görüldüğü- Öte yandan, süresi içerisinde satış istenmiş ise de; alacaklı yanca 24.06.2011 tarihinde satışın durdurulması istenmiş olup, alacaklının bu talebi satış talebinin geri alınması niteliğinde olduğu- Satış talebini geri alan alacaklı tarafından haciz tarihinden itibaren kalan satış isteme süresinde yeniden satış isteminde bulunulmadığı gibi, aynı taşınmaza alacaklının 25.07.2011 tarihli haciz talebi üzerine 28.07.2011 tarihinde yeniden haciz konulmuş ancak alacaklı tarafından satış talebinde bulunulmamış olduğu- Dolayısıyla, geçerli bir satış isteminin varlığından söz edilemeyeceğinden taşınmaz üzerindeki haczin kalkmış olduğu-
Alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin icra müdürünce reddine ilişkin kararın şikâyet yolu ile ortadan kaldırılmaması hâlinde yasal sürenin geçmesi ile özellikle sıra cetveline esas alınacak haczin düşmeyeceği-