İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesinin aranmadığı- Takibin iptali üzerine hacizlerin de kaldırılması gerektiği-
Şikayetçi üçüncü kişinin, ‘ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibinde kıymeti takdir edilen geminin, ipotek konusu olan gemi olmayıp kendilerine ait gemi olduğunu’ ileri sürerek ‘yapılan kıymet takdirinin iptali ile satışın durdurulmasını’ talep etmesinin, ‘kıymet takdirine itiraz’ değil, icra müdürünün işleminin hukuka aykırı olduğuna yönelik ‘şikayet’ niteliğinde bulunduğundan, mahkeme kararının İİK. mad. 363 uyarınca temyiz edilebileceği; şikayet yoluna şikayete konu işlemi iptal ettirmekte hukuki yararı olan herkesin başvurabileceği, şikayetçinin takibin tarafı olması zorunluluğunun olmadığı ve kendisine ait geminin kıymetinin takdir edildiğini, icra müdürlüğü işleminin hukuka aykırı olduğunu iddia eden şikayetçinin, bu işlemi ‘şikayet’ konusu yapmasında hukuki yararının bulunduğu-
Satışın durdurulmasına yönelik icra mahkemesi kararlarının kesin olduğu- Talimat yazısı, borçluya ait menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacakların haczi yönünde ve genel nitelikli olmayıp da belli bir malın haczini isteyen nokta haczi biçiminde yazılmış ise, bu halde anılan haciz ile ilgili şikayetin, talimatı yazan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince inceleneceği-
Taksit sözleşmesinin (İİK. mad. 111) yapılması ile satış isteme sürelerinin duracağı ancak taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi üzerine duran icra işleminin kaldığı yerden devam edeceğinden, mahkemece ödemenin gerçekleşmediği taksit tarihi esas alınmak sureti ile satış isteme süresinin kaldığı yerden işletilmesiyle karar verilmesi gerekeceği- 01.11.2006 tarihli haciz ve 02.12.2011 tarihli ihale itibari ile yürürlükte bulunan İİK'nun (6352 s. Kanunla yapılan) değişiklik öncesi 106. maddesine göre taşınmazlarda satış isteme süresinin 2 yıl olduğu- İcra müdürünün, satış talebinin, kanunda öngörülen süreler içinde olup olmadığını re’sen gözetmesi gerekeceği, satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesinin, bu husus kamu düzenini ilgilendirdiğinden, süresiz olarak şikayete konu edilebileceği ve şikayetin icra mahkemesince reddedilmesi halinde de, bu karar temyize konu edilemeyeceğinden (İİK. mad. 363) daha sonra ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülebileceği- Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekeceği-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesinin zorunlu olmadığı-
İİK. 153. maddesinde belirtildiği üzere alacaklı tarafın, depo edilen ipotek borcunun kabul edilemeyeceği, işleyecek faizin eksik hesaplandığı yönünde kanunen makbul bir sebep beyan ederek itiraz etmiş olduğundan, artık İİK. mad. 153’e dayanılarak icra mahkemesinde ipoteğin fekkinin istenilemeyeceğini-
Mahkemece, sıra cetveline yönelik şikâyetlerde, sıra cetvelinin iptaline karar verilirken, iptal nedeninin gerekçede gösterilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptali ile yetinilmesi gerekirken, hüküm fıkrasında sıralama yapılması HMK.’ nun 297/2. maddesine aykırı olduğu gibi, icra müdürünün yerine geçilmek suretiyle sıra cetvelinin düzenlenmesi anlamına da geleceğinden, bu ilkeye uymayan hükmün, bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Takip dayanağı ilamda faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği- İcra emrinde 4.017,00 TL vekalet ücretine takip tarihinden sonra istenen işleyecek faiz oranına ve niteliğine itiraz edildiği, ihtilaflı kısmın ulaşacağı miktarın belirli olmadığı anlaşıldığından, kararın İİK'nun 363. maddesi kapsamında kesin nitelikte olduğunun kabul edilemeyeceği-
İİK.'nun 170/2. maddesinde öngörülen "icra takibi"nin -esas hakkında karar verilene kadar- geçici olarak durdurulmasına dair olan kararların kesin olup temyiz edilemeyeceği-
İ.İ.K.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi ve İ.İ.K.na 4949 Sayılı Kanunla eklenen Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranı nazara alınarak uyuşmazlık konusu değerin karar tarihi itibariyle 5.240,00. TL’yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı-