Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise ilgili kanun maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Dava konusu aracın 1/2 hissesinin dava dışı adına kayıtlı olduğu, iş bu davanın dayanağı olan davacı ile davalı arasındaki araç satım sözleşmesinden, dava dışı kişinin, hissedar olması sebebi ile haberinin olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dava konusu aracın satın alınması için dava dışı kişi tarafından davalı lehine kredi çekildiği, davalıların beyanlarından ve tanık anlatımlarından davalıların aynı durakta çalıştıkları, davacı adına, davacının yeğeni ve abisinin de aynı durakta çalışıyor olmasına göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu İİK 280/1 maddesi gereğince bildiği kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için esas hakkında kesin bir kanaat oluşmasına gerek bulunmadığı gibi tam bir ispat aranmasının gerekmediği- Hakimin, ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususundaki takdir hakkını, sunulan delillere göre kullanacağı- Somut olayda, davacı şirketin davalı borçludan takip dosyasından dolayı alacaklı olduğu, takibin kesinleştiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre davalı S. adına kayıtlı iken 03/12/2014 tarihinde intifa hakkı üzerinde tutulmak suretiyle çıplak mülkiyetinin satış yoluyla diğer davalı H. adına tescil edildiği, uyuşmazlığa konu kredi sözleşmesinin 14/11/2011 tarihinde imzalandığı, hal böyle olunca yaklaşık ispat şartının bu aşamada sağlandığı anlaşıldığından, davacının ihtiyati haciz talebinin İİK 281.maddesine uygun olduğu halde ilk derece mahkemesince "talebin reddine" karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
İvazlar arasında önemli oransızlık olmadığı, davalıların muvazaalı olarak taşınması satın aldıkları hususunun ispatlanmadığından dolayı tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı Y'nin davalı borçlu ile akraba olmadığı, zeminde bitişik tarlayı tek arazi gibi tarım amaçlı kullandığı, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bildiği veya bilmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğunun ispatlanamadığı, davalı S'nin daha önce maliki olduğu bağımsız bölümü, factoring sözleşmesinin düzenlendiği tarihten önce borçlu M'ye sattığı, tarafların akraba olmadıkları, satış işleminin muvazaalı veya mal kaçırma amaçlı olduğunun ispatlanamadığından bu davalılar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği - Davalı M'ye yapılan devrin ise, mutad ödeme karşılığı olmadığı, davalı borçlu ile kardeş olmasına göre borçluluk durumunu bilebilecek durumda olduğu gerekçesiyle muvazaalı devrin iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı alacaklının alacağın kaynağı ile ilgili bir açıklama yapmamış olduğu, alacağın gerçekliğini ispat yükü davacı üzerinde olduğu - Bu halde mahkemece, davacının alacağının dayanağının ne olduğu hususu açıklattırılarak, gerektiğinde borçlu şirketin ticari defterlerinde araştırma yapmak sureti ile tesbit yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu davalı ile bir kısım davalılar arasında yapılan tasarruf işlemlerinde,tasarrufa konu taşınmazların tasarruf tarihlerindeki değeri ile aynı tarihteki rayiç değerleri arasında fahiş fark bulunmadığı, davalıların irtibat içinde ve alacaklıları açıkça zarara uğratmak kastıyla hareket ettiklerinin davacı tarafça ispat edilemediğinden bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı ...  Nakiyat ile davalı borçlu ve  onun sahibi olduğu dava dışı firma arasındaki ticari ilişkinin bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olduğu, açıkça alacaklıları zarara uğratma amacını taşıdığı ve bu davalı ile yapılan tasarrufun iptali koşullarının gerçekleştiği- Kendini davada vekil ile temsil ettiren her bir ihtiyari dava arkadaşı için, kendisi ile ilgili olan mecburi dava arkadaşı da gözetilerek ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- "Aynı köy nüfusuna kayıtlı olduklarına göre davalı borçlu ile davalı üçüncü kişinin birbirlerini tasarruf tarihinden önce tanıdıkları, icra takibinden hemen sonra üstelik iki taşınmazın aynı gün birlikte satılmasının da davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun ızrar kastını bildiğini gösterdiğine" ilişkin karşı oyun kabul görmediği-
İhtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması gerektiği, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerektiği- İhtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerektiği- Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olması gerektiği- Davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, İİK.'in 257 ve devamı maddeleri ile İİK.'in 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
4. HD. 24.01.2024 T. E: 2023/12554, K: 922
Davalıların ikisinin de cevap dilekçelerinde “davalıların arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı borçlunun üçüncü kişi Alp’e borcu olduğunu ve taşınmazın borca karşılık alındığını” beyan ettikleri- İİK m. 279/1-1 uyarınca, para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemelerin, borcunu ödemiyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa batıl olduğu- Hacizden önceki bir yıl içinde mutad dışı borç ödemesi şeklinde yapıldığı ileri sürülen tasarrufun iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik  olmadığı- Davalıların arasında yakın ticari ilişki bulunduğu ve davalının davalı borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda olduğu- Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve davanın kabulüne karar verildiği nazara alındığında davacının yargılama giderlerinden davalıların müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği- Davalının şirketi ile davalı borçlunun şirketi arasında ticari ilişki olduğu, davalının dava konusu gayrımenkulü alacağına karşılık aldığını beyan etmiş olduğu, davalılar arasındaki tasarrufun İİK 280/1 hükmü gereğince iptale tabi bulunduğu-
4. HD. 23.01.2024 T. E: 2023/13297, K: 913