Korunma kararının kaldırılmasına yönelik davanın hakkında korunma kararı alınmış olan kişi küçük ise yasal temsilcisine, ergin ise korunma altına alınan kişiye yöneltilmesinin gerektiği- Korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevinin çocuk mahkemelerinin kapsamına alındığı; çocuk mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde aile ya da asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağı-
Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin ödemesi gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, davalı-davacı kadının adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerektiği- İlk derece mahkemesi bozma öncesi kurmuş olduğu ilk hükümde erkeğe “Ekonomik şiddet” vakıasını kusur olarak yüklememiş; bu karar kadın tarafından istinaf ve temyiz edilmeyerek bu yönden davacı-davalı erkek yararına usûli kazanılmış hak oluşturduğu- Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadın tam kusurlu olup, kadının bu kusurlu davranışları her ne kadar erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil etmiyor ise de erkek yararına tazminat koşullarının oluştuğu-
Adli yardım talebinin reddi halinde davaya devam olunabilmesi harcın tamamlanması yoluna gidileceği-
Korunma kararının kaldırılmasına yönelik davanın hakkında korunma kararı alınmış olan kişi küçük ise yasal temsilcisine, ergin ise korunma altına alınan kişiye yöneltilmesinin gerektiği- Korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevinin çocuk mahkemelerinin kapsamına alındığı-
Taraflar arasında konuya ilişkin bir sözleşme ilişkisinin ve buna bağlı olarak kararlaştırılan bir akdi temerrüt faizinin bulunmadığı, işin davacı açısından da ticari iş olduğu gözetilerek, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin ilkeler çerçevesinde davalıların avans faizi ile sorumlu tutulması gerekirken, kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca kredi faizi oranları üzerinden hesaplanan temerrüt faizi ile davalıların sorumluluğuna karar verilmesinin yerinde görülmediği, kararın bu yönden birleşen davada davalılar yararına bozulmasının gerektiği-
Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar, HMK’da düzenlenmiş olup; davalı adli yardım talebini temyiz yoluna başvuru sırasında istediğinden adli yardım talebini inceleme görevinin Yargıtay'a ait olduğu ve talep hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilebileceği- Adli yardım isteğinde bulunan kimsenin, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama giderlerinin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerektiği-
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ....... Hukuk Dairesi’nin uyapa kayıtlı olan ....... değişik iş sayılı kararı ile davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verildiği anlaşıldığına göre davacının istinaf harçlarından muaf olduğu, o halde; davacının istinaf isteminin esastan incelenmesi gerekirken, istinaf harç ve masraflarının tamamlatılmasına dair muhtıra gönderilmesine hükmedilmesi ve istinaf harç ve masraflarının yatırılmaması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ....... Hukuk Dairesi’nin ........ tarih ve ......... E.-.......... K. sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun HMK’nun 344. maddesi gereğince yapılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dosya kapsamından, davacının adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı davacının itirazda bulunduğu anlaşılmakla; HMK 337. maddesi gereğince itirazın kararı veren mahkemece değil, numara olarak kendisini izleyen mahkemece inceleneceği ve karara bağlanacağı hüküm altına alınmış olmakla; öncelikle bu hususta bir karar alınarak daha sonra sonuca gidilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesinin UYAP ortamında kayıtlı gerekçeli kararı ile fiziki dosyada bulunan gerekçeli kararı arasında çelişki oluştuğu, kararlarda farklı hükümler bulunması ileride uygulamaya dönük karışıklıklara sebep olabileceğinden ve bu durum da mahkeme kararlarına güven ilkesini zedeleyebileceğinden dosya kapsamına uygun bir biçimde fiziki karar ile UYAP ortamındaki kararın hüküm fıkraları arasındaki çelişkinin ve içerik farklılığının giderilmesi için ....... Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının az olduğu- Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden ortak çocuk ile davacı-davalı baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması isabetsiz olduğu gibi, çocuğun yaşı ve anne bakımına ihtiyacı gözetildiğinde çocuk üç yaşını tamamladıktan sonra her yıl 1 Temmuz ile 1 Ağustos tarihleri arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasının da çocuğun bedeni ve fikri gelişimine engel olacak nitelikte olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor