Yetki itirazında bulunmayan davalı üçüncü kişi ile borçlu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, yalnız bir davalının ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı- Davacı alacaklı bankanın icra takibine konu ettiği ve borçlu tarafından imzalanan alacağın dayanağı kredi sözleşmesinde sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi kabul edilmiş olduğundan, bu durumda davacının davasını yetkili mahkemede açmış olduğunun kabulü gerektiği; arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlu davalı tarafında yapılan yetki sözleşmesi diğer davalıyı da bağlayacağı-  HUMK. mad. 22 uyarınca, tarafların tacir veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın, HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davalar bakımından alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesinde yetkili gösterilen yer mahkemesinin de yetkili olacağı-
Taşınmazların aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği-
Taşınmazların aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği ve bu yetki kuralının kesin yetki olduğu- Somut olayda, davacının tescilini istediği taşınmazın İstanbul, Kartal ilçesi sınırları içerisinde bulunduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'ndan kaynaklanmadığından, bu kanunun 17.maddesinin uygulama alanı bulunmadığı-
HMK’nun 12.maddesi gereğince, taşınmaz malın aynına ilişkin davalara taşınmazın idare sınırları içerisinde bulunduğu ilçe veya il adli yargı yerinde bakılması gerekeceği, bu kural kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece re’sen gözetileceği- 3402 sayılı Kadastro Yasasının 4.maddesine göre belirlenmiş sınırın aynı madde uyarınca iki köy arasındaki idari sınır sayılamayacağı, sadece kadastro işlemlerinin yürütülmesine esas olacağı nedeniyle mahkemenin yargı yetkisi HMK’nun 12.maddesine göre idari sınıra göre belirleneceği-Dava konusu yayla (mera) hangi ilçenin idari sınırları içinde kalıyorsa o il veya ilçe mahkemesi yetkili olduğu, bu durumda; her iki il (ilçenin) sınırnameleri, varsa krokileri ve sınırları belirlemeye elverişli diğer belgeler idareden getirtilerek mahallinde yaşlı, tarafsız, yerel bilirkişi ve uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılarak dava konusu taşınmazın tamamının veya büyük kısmının hangi il, ilçe ve köyün idari sınırları içerisinde kaldığının kesin olarak saptandıktan sonra yetki konusunda karar vermek gerekeceği-
HUMK’nun 13/1.maddesi gereğince taşınmazın aynı ile ilgili davaların, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekeceği, öte yandan, çekişmenin birden fazla taşınmazla ilgili olması halinde aynı yasanın 13/2.maddesi hükmü uyarınca taşınmazlardan, herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı, taşınmazın bulunduğu yerden maksat ise tapuda kayıtlı olduğu yer değil, fiilen içinde bulunduğu mülki sınır olduğu, anılan yetki kuralı kesin ve kamu düzeniyle ilgili olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz kararı verildikten sonra, bu ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz kararını vermiş olan mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinde takip konusu yapılabileceği-
İİK. 277 vd. göre açılan "tasarrufun iptali davası"nın, ıslah yolu ile BK. 18'e (şimdi; TBK. mad. 19) dayalı "tapu iptali ve tescil davası"na dönüştürülebileceği ve bu durumda, davanın "taşınmazın aynına ilişkin bir dava" haline gelmiş olacağı ve HUMK'un 13. (şimdi; HMK.'nun 12.) maddesi gereğince, taşınmazın bulunduğu yerdeki mahkemenin yetkili olacağı–
İdari veya kazai taksimattaki değişiklikler sebebiyle meydana gelen yetki değişiklikleri - Kamu düzeni esasına dayanan ve dayanmayan yetki değişikliklerinin derdest takiplere etkisi-