2009 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakıldığı ve müşterek çocuk için aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği,bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık dört yıllık süre geçtiği, davacının Migrosta yönetici olduğu, aylık 11.000 TL geliri olduğu, müşterek çocuğun Kolej İlkokul 1. sınıfına gittiği, yıllık eğitimi ücretinin 17.503 TL olduğu, davalının ise daha önceki işinden 2011de ayrıldığı ve şu an adliyede arabuluculuk ve bilirkişilik yaptığı anlaşıldığından, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, nafakanın hükmedildiği tarih ile eldeki dava arasında geçen süre, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece 200 TL'ye artırılan nafaka miktarı az olduğu-
Haksız fiil nedeniyle hükmedilecek manevi tazminat tutarının olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada, 5 farklı müvekkile toplamda 50.000,00 TL hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Davacıların murisinin ölümü nedeni ile açılan tazminat davasında, murisin yakınları lehinde hükmedilen 4.000 TL ve 2.000 TL 'lik manevi tazminatın bir miktar az olduğu-
Velayet kendisine tevdi edilmeyen tarafın, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlü olduğu- İştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması gerektiği- Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumunun da gözetilmesi ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
"Davalının Rehabilitasyon Merkezinde hizmetli memur olarak çalıştığı, aylık 1.520,11 TL geliri olduğu, üzerine kayıtlı tarla vasfında iki adet taşınmazının olduğu, bununla birlikte gayrimenkul edimine yönelik aylık bankaya 965 TL 'lik kredi ödemesinin bulunduğu", "davacının ise 922 TL emekli maaşı aldığı, bir işyerinde bekçilik görevi yaptığı, bu işyerinden aylık 140-TL gelir elde ettiği, aylık 350-TL 'de kira ödediği ve bu haliyle davalı kadının sürekli ve düzenli gelir getiren işi olduğu, çalışarak elde ettiği gelir ve boşanmadan sonra elde ettiği gayrımenkuller günümüz ekonomik koşulları dikkate alındığında onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olduğu; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, sağlık memuru davalının gelir düzeyi ile birlikte yaşarken davalının eşine sağlamış olduğu yaşama standardı nazara alınarak; ev hanımı olan davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile de orantılı olacak şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davacı kadının ihtiyaçları ve davalının geliri ile uygun olmayacak şekilde az nafakaya (200 TL.) hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İştirak nafakasının artırımı istemine ilişkin davada, , tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ilköğretim dördüncü sınıf öğrencisi olduğu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafaka artışına hükmedilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği olmadığı, gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıcın, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebileceği-