4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, müdahalenin men'i ve ecrimisil istemlerine ilişkin davada, konusu para olan davada yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine harçlandırılmış dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı-
Davacı-karşı davada davalı vekilinin mesleki mazeretinin kabulüne karar verildiğine ve vekilin yokluğunda karar verilmesi yönünde bir talebi de bulunmadığına göre, yeni bir duruşma günü tayin edilmesi gerektiği-
Mahkemece, yerel bilirkişi ve tüm tanıkların HMK’nin 243, 244 ve 259 maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, senet asılları ikmal edildikten sonra, satıcı ve alıcıların davacılar ve davalılar ile mirasçılık ilişkisinin, davacılar murisinin muvafakati olup olmadığının ve harici satış senetlerinin dava konusu yere uyduğunun, başka bir anlatımla, (ispat külfeti davalılarda olacak şekilde) harici satış olgusunun kanıtlanması durumunda davalıların iyiniyetli kabul edileceği gözetilerek (kural olarak) hapis hakkı tanınmadan kal kararı verilemeyeceğinin değerlendirilmesi, harici satış olgusunun davalılarca ispatlanamaması durumunda ise, çapa bağlanmış taşınmaz üzerinde yapı inşaa eden davalıların kötü niyetli olduğu kabul edilerek, öncelikle davacılar vekilinin arsanın mülkiyetinin, bedeli karşılığı malzeme maliki davalılara geçirilmesi isteminin gözetilmesi, bu konuda zemin bedelinin usulüne uygun şekilde tespit edildikten sonra belirlenen bedelin depo edilmesi için davalılara süre ve imkan verilmesi, verilen süre zarfında zemin değerinin depo edilmesi halinde temliken tescil konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmesi, davalılar tarafından arz bedelinin yatırılmaması halinde ise, bu kez binaların yıkımının aşırı zarar doğurup doğurmayacağının saptanması, aşırı zarar doğurmayacağının anlaşılması halinde asgari levazım bedelinin belirlenmesi, bulunan bu miktarın depo edilmesi için davacılara süre ve imkan verilmesi, ondan sonra oluşacak sonuca göre (yıkım konusunda) dosya kapsamına uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının temliken tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi dava konusu yapının kaçak olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de dosyanın geçirdiği aşama ve imar mevzuatındaki değişiklikler de dikkate alınarak ilgili belediye başkanlığından dava konusu inşaatın alanı ve zorunlu kullanım alanının dava konusu taşınmazdan ifrazının mümkün olup olmadığı ve binanın ruhsata bağlanıp bağlanamayacağının sorulması, yazı cevaplarına göre temliken tescil koşullarının bulunmaması halinde ise tescil istemi yönünden davanın reddine; 2 kademedeki tazminat istemi yönünden yapı değerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekilinin ısrarla müvekkilinin dava konusu taşınmazda satın aldığı kısmın ifrazının mümkün hale geldiğini ve bu hususun ilgili idareden sorulmasını istediği, bu durumda mahkemece, davacının satın aldığı ve evini inşa ettiği kısmın ifrazının mümkün olup olmadığının ilgili idareden sorularak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Dava konusu taşınmazda paydaş olmayan davacı lehine muhdesatın aidiyetinin tespiti yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşmenin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Borçlar Kanunu m.213 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken TMK m.724 koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinin doğru olmadığı- Davacı tapu kayıt maliklerinden biriyle yaptığı adi yazılı sözleşmeye güvenerek taşınmaz üzerinde bilirkişi raporunda gösterilen adet ve evsafta ağaç yetiştirmiş olup, ağaçların taşınmaza kattığı değer oranında davalılar sebepsiz yere zenginleştiklerinden, bilirkişilerden ek rapor alınarak, gerekirse mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından dikildiği belirtilen meyve ağaçlarının dava açma tarihindeki değerleri belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme içeren bilirkişi raporu esas alınarak tazminat miktarının belirlenmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazın sicil kaydında yer alan şerhin sahibine tazminat ve TMK'nin 724. maddesinden kaynaklanan kişisel hak niteliğindeki temliken tescil isteme hakkının dışında başkaca bir hak bahşetmeyeceği, o halde somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu parsel üzerindeki evin tarafların ortak murisi ...'a ait olduğuna ilişkin şerhin davacılara ayni hak vermeyeceği, dolayısıyla kullanım haklarının olmadığı göz önüne alınmaksızın talep edilen ecrimisil açısından ret kararı verilmesi gerekeceği-
Mahkemece dosyanın içeriğine, taraf ve tanık beyanlarına göre esas davanın kısmen kabulüne, davalının elatmasının önlenmesine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen yerdeki zeytin ağaçlarının, B harfiyle gösterilen naylon seranın, C harfiyle gösterilen hafriyatın, D harfiyle gösterilen yapının ve D1 harfiyle gösterilen tuvaletin kal’ine karar verildikten sonra, davalı-karşı davacının temliken tescil talebi TMK’nin 724. maddesinde düzenlenen şartlar oluşmadığından reddedildiğine göre, TMK’nin 723. maddesi uyarınca A ve D harfiyle gösterilen yapılar hakkında tazminata hükmedilmesi gerekirken, tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muhdesatların bulunduğu taşınmazın, kamuya ait orman niteliğinde olup olmadığı hususu ile kamulaştırma sahası içinde kalıp kalmadığının belirlenmediği, davacı tarafın tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve muhdesatlara hukuken değer verilemeyeceğinin dikkate alınmasının yanında, özellikle mülkiyet hakkının ihlali bakımından da inceleme ve araştırma yapılarak; davalı mülkiyet hakkı sahibi Hazine'nin, davacının bu haksız kullanımına karşı suskunluk ve eylemsizliği var ise; bunun davacıyı meşru bir beklenti içerisine sokup sokmayacağı değerlendirilerek bir hüküm verilmesi gerektiği-
Salt binanın rayiç değerinin zeminin değerinden yüksek olması, kal’i istenen yapının taşkın kısmının yıkımının binanın statiğini bozacak olması, tecavüzlü yapıdaki taşkınlığın giderilmesi için yapının fiziki durumu nedeniyle tecavüzlü kısımdan fazla bir yapı bölümünün yıkımının gerekmesi, yıkımın fahiş zarar doğuracağını göstermeyeceği-