Sermaye şirketlerinin ödenmeyen kamu borçlarından dolayı kanuni temsilcilerinin vergi Usul Kanunun 10. maddesi ve limited şirket ortaklarının ise 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca sorumlu oldukları, bu kişilere, anılan maddeler uyarınca başvurulabilmesi için haklarında önce takip yapılıp bu takibin, kesinleşmesinden sonra takip konusu kamu borcunun ödenmemesi halinde bu kişilerin yaptıkları tasarrufların iptali için -iptal koşullarının olup oluşmadığı araştırılarak- tasarrufun iptali davası açılabileceği-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Anonim şirketlerin ödenmemiş vergi borçlarından; anonim şirketin kanuni temsilcileri'nin (şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil selahiyeti verilmiş kişi veya kişilerin, eğer şirket esas sözleşmesinde bu şekilde görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmuyorsa, tüm yönetim kurulu üyelerinin müştereken ve müteselsilen) sorumlu olacağı; ancak bunun için kendileri hakkında ödenmeyen vergi borcundan dolayı icra takibi yapılıp ödeme emri gönderilmiş olması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde, “tapu kaydının malik sütununa borçlu ……….’nun adının yazılmasına” şeklinde -mülkiyet naklini de içerir şekilde- hüküm kurulamayacağı-
6183 sayılı kanun uyarınca, kamu alacağından dolayı açılan iptâl davalarında; "borçlu"nun da "davalı" gösterileceği belirtilmişse de, "tasarrufun iptâline" dair verilecek karardan borçlu da etkileneceğinden, -İİK. 282 kıyasen uygulanarak- bu davalarda borçlunun da "davalı" olarak gösterilmesi, eğer gösterilmemişse "zorunlu dava arkadaşı" durumunda bulunan borçluya da dava dilekçesi ve davetiye gönderilerek davaya dahil edildikten sonra, davanın sonuçlandırılması gerekeceği–
İptâl tâbi tasarruf konusu taşınmazı (taşınırı) doğrudan borçludan satın almamış olan ve kötüniyeti isbat edilmemiş olan dördüncü kişi aleyhine iptâl davası açılamayacağı-
Taşınmazın halen adına kayıtlı bulunan kişinin, kendiliğinden harcını da yatırarak davaya katılmış olması halinde, açılan davanın husumet yönünden reddedilemeyeceği-
Borçlunun iflas etmiş olması halinde, dava dilekçesinin bir örneğinin iflas idaresine gönderilerek, davaya dahil edilmesi gerekeceği-