Vekil, müvekkilinin değilde, kendi borcunu güvence altına almak için müvekkiline ait taşınmaz üzerinde ipotek kuracaksa, vekâletnamede vekile böyle bir yetkinin verildiği açıkça belirtilmesi, bu nitelikteki kayıtların hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve sarih olması gerektiği- Vekâletnamenin ilk bölümünde yer alan "hâlen mevcut veya doğacak borçlarımın" ifadesiyle vekil eden davacının, mevcut borçları ve ileride kendisi tarafından borç altına girilmesi hâlinde bu borçlara teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmeye dair yetki verildiği görüldüğü, vekâletnamede sözü edilen yetkinin, vekil edenin nam ve hesabına yapılacak işlemlere taalluk ettiği, bu vekâletnamenin ayrıca vekil lehine de ipotek tesis edilebileceğine ilişkin bir kayıt ve açıklığı kapsamadığı sonucuna varıldığından, dava dışı vekilin, kendi borcu için davacının taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirme konusunda yetki sahibi olmadığı- Vekâletname uyarınca davalıya yapılan borçlanmadan davacının sorumlu tutulamayacağı, bu borca karşı teminat oluşturmak amacıyla davacı taşınmazına konulan ipoteğin hukuki dayanağının bulunmadığı ve yolsuz tescil hükmünde olduğu-  "...tarihli vekâletnamede vekile ipotek karşılığı taşınmaz üzerinde ipotek tesis etme yetkisi verildiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İİK'nun 150/h maddesine göre; alacağın veya rehin hakkının yahut her ikisinin bir ilamda veya ilam mahiyetini haiz belgelerde tespit edilmiş olması halinde, ilamların icrasına dair hükümlerin kıyasen uygulanacağı- Takip konusu ilamlarda murisleri aleyhine hükmedilmiş bir alacak bulunmadığından ilama bağlanmış bir alacaktan söz edilemeyeceği- TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırılmış olduğu- TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşamayacağı-
Üst sınır (limit) ipoteği sadece ipotek akit tablosunda belirtilen limit kadar alacağı teminat altına almış olduğundan, alacaklının ancak bu limit kadar ipotekli takip yapabileceği- Taşınmazı üzerinde limit ipoteği kurulan üçüncü kişinin, aynı zamanda kredi sözleşmesinde kefil olmasının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte ipotek limiti ile sorumlu olduğu ilkesini değiştirmeyeceği- Taşınmazın 1.385.000 TL’ye alacağa mahsuben alacaklıya ihale edildiği, müdürlüğün yaptığı hesaplamaya göre dosya borcunun 1.292.871,65 TL olarak tespit edildiği, şikayete konu Müdürlük kararı ile yapılan dosya hesabına dayanılarak "ihale bedelinin, 1.292.871,65 TL olan dosya alacağını geçtiğinden bahisle 92.128,35 TL’nin alacaklı tarafça dosyaya depo edilmesine" karar verildiği uyuşmazlıkta, davacı-borçlular, "taşınmazın alacaklı adına tescili işleminin tedbiren durdurulmasını" istemiş iseler de, İİK 134 vd. gereğince ihalenin kesinleştiği ve tescile engel bir durumun olmadığı, ancak, tesis edilen ipoteğin türü ve ipotek limiti gözönüne alındığında, dosya hesabı ipotek resmi senedine aykırı olduğundan, gerekirse dosyanın bilirkişiye tevdii ile iadesi gereken miktar olup olmadığı ve var ise ne kadar olduğunun tespit edilmesi gerektiği-
Üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazın ne miktar için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırılmış olduğu- Bu durumda alacaklıya limit miktarı kadar ödeme yapılabilecek olsa da, İİK 134/5 maddesinden kaynaklı nemalar, alacaklıya alacağının yanında ihalenin kesinleşmesine kadar tahsil edememesi nedeniyle ödenmesi gereken ve depo edilen ihale bedelinin getirisi niteliğinde paralar olduğundan, ipotek limitine dahil edilmesinin isabetli olmadığı-
Dava konusu ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi için ipotek lehdarı şirketin ipotekle yükümlü olan şirketten bir alacağının bulunmadığının belirlenmesi gerekeceği, taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı ipotek lehtarı şirketin sözleşme kapsamında yaptığı imalatların olup olmadığının tespiti ile imalatın parasal karşılığının belirlenmesi, bu miktarın ipotek yükümlüsü şirket tarafından ödendiğinin belirlenmesi için davacıya ispat imkanı tanınması, ipotek lehtarı şirketin yaptığı bir imalat ve bunun karşılığı alacağın ödenmiş olması halinde ipoteğin fekkine karar verilmesi, davalının alacağının mevcut olması halinde davacıya alacak miktarı depo edildikten sonra ipoteğin fekkine karar verilmesi, kısmi ödeme halinde ise ipoteğin fekki talebinin reddine karar verilmesi, ancak kısmi ödemenin sicilde gösterilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinde ipoteğin terkini talebinin dayanağı olarak "borcun ödendiği" vakıasına değil, "baştan itibaren ipotek tesisinin geçersiz olduğu" vakıasına dayanıldığı gözetildiğinde, davanın TMK 883 uyarınca "ipoteğin terkini" davası olarak değil, "İİK. 150 uyarınca borçlu bulunmadığının tespiti davası olarak nitelendirilmesi" ve buna göre çözüme kavuşturulması gerektiği- İİK’nın 150. maddesinin eldeki davaya uygulanmasının, taleple bağlılık ilkesine aykırılık oluşturmayacağı- İpotek, "muris ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin teminatı" olarak tesis edildiğinden, murisin ölüm tarihi itibariyle davalı şirkete borcu olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte ise de, davalı vekilinin "ipoteğin, dava dışı üçüncü bir kişinin borcu için tesis edildiğine" ilişkin beyanı da gözetilerek, ipotek tesisine ilişkin vekâletnamede vekile tanınan yetkiler de gözetilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiği- Mahkemece ipotek tesisinin hukuken geçerli olup olmadığı tartışıldıktan sonra, bu ipoteğe bağlı olarak yapılan icra takibi nedeniyle davacıların borçlu olup olmadıklarının hakkında bir karar verileceği- "Davalı vekilinin beyanı karşısında bozma kararında belirtildiği gibi bir araştırma yapılmasına gerek olmadığı, davalı tarafça sunulan cari hesap ekstrelerine göre ipoteğin üçüncü bir kişinin borcu için tesis edildiği, ikrar kesin delil olduğundan davanın kabulünün gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazın ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırılmış olup bu durumda, alacaklıya limit miktarı kadar ödeme yapılabilecek olsa da, İİK.nun 134/5 maddesinden kaynaklı nemaların, alacaklıya alacağının yanında ihalenin kesinleşmesine kadar tahsil edememesi nedeniyle ödenmesi gerektiği- Alacaklının ipotek limit miktarına isabet eden nemasının hesaplanarak bulunacak miktarın ödenmesi gerektiği-
İstihkak davasında harç ve vekalet ücreti hesaplanırken dava konusu alacak ile haczedilen malların değerinden az olan miktarın dikkate alınacağı; kesinlik sınırının belirlenmesinde ise davaya konu alacak, hak veya malın değerinin esas alınacağı (İİK. mad. 363/1)- (Alacak miktarından yüksek olan) "mahcuzun değerinin" karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçmesi halinde, temyiz talebinin incelenmesi gerektiği- Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için, haciz kararının alındığı tarih itibarı ile kredi borcunun tamamının ödenmemiş olması, banka riskinin devam ediyor olması, belirlenen geri ödemenin yapılmamış olması, kredi alacağı veya çek varsa bu miktar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin, hapis, takas ve mahsup hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, bankanın sorumluluğu kapsamında olan alacaklarının kesinleşmiş olmasının gerekmediği-
Mahkemece yapılması gereken işin; ipotek, azami meblağ (üst sınır) ipoteğine ilişkin bulunduğundan, taraflardan alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıp yapmadığını sorup saptamak, icra takibi varsa bu dosyayı getirtmek, resmi akit tablosundaki sözleşme hükmü gözetilmek suretiyle taraflardan delillerini isteyip toplayarak alacaklının ipotekle teminat altına alınan anapara alacağını bulmak, tek taraflı ticari defter ve belge kayıtları ile yetinmeden ipotek lehtarı olan davalının ticari ilişki içinde olduğu dava dışı ...ve Gıda Ür. Pazarlama İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’den alacağı olup olmadığı hususunda araştırma yapmak ve sonucuna göre karar vermek olması gerekeceği-
İpotek alacağa bağlı bir hak olduğundan, tarafların alacağı ipotekle teminat altına alma konusunda anlaşmaları ve bu yöndeki iradelerini resmî şekilde işlem yaparak yerine getirmeleri gerektiği- Ortada, davacının dava dışı babasının veya babasının kurucu ortağı olduğu şirketin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davalı lehine dava konusu taşınmaza ipotek tesis edildiğine dair resmî şekilde düzenlenmiş ipotek akdi bulunmayıp aksine, davacının davalıdan aldığı borcun teminatı olarak ipotek tesis edilmiş olduğu, davalının da davacıdan alacaklı olmadığının kendi beyanı ile sabit olduğu anlaşıldığından, davacı ile davalı arasında davaya konu ipoteğe temel teşkil eden borç ilişkisinin mevcut olmadığı ve davacının davalıya borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının ipoteğin kaldırılması ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi yönündeki talebinin yerinde olduğu- Davacı vekilinin, "davalının davacının iradesine aykırı olarak ve davalı ile birlikte hareket ederek davacıya ait taşınmazda davaya konu ipoteği davacı adına vekâleten tesis ettiğini, tesis edilen bu ipoteğin dayanaksız ve temel ilişki yokluğu nedeniyle yolsuz olduğunu" ileri sürerek "ipoteğin terkini, borçlu olmadığının tespiti" taleplerinin yanında "tazminat isteği" de bulunduğu gözetildiğinde, eldeki davada taşınmazlara ipotek tesis etmeye dair vekil tayin edilen davalıya husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-