Taraflar arasında görülmekte olan satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin asıl davada gabinin objektif ve subjektif unsurlarının oluşmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmesi isabetli olsa da birleşen tapu iptali ve tescil davasında, davaya konu taşınmazın satış vaadi sözleşmesi tarihindeki değerinin bilirkişilerce belirlenerek (birleşen dava) davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesinin sağlanmasından sonra bu davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında yapılmış satış vaadi sözleşmesine değer verilmesi ile davalı- (birleşen dava) davacı tarafından, davacı-(birleşen dava) davalının kocası 3. kişiye yapılan ödemenin davacı- (birleşen dava) davalı yönünden bağlayıcı olduğunun kabul edilmesinin isabetli olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil davası devam ederken, satmayı vaat eden davalının veraset belgesinin alınması için ayrı bir dava açılmış ise, davacının açmış olduğu bu davanın sonucu beklenerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, önceden açılıp derecattan geçmek suretiyle kesinleşen taşınmazın kadastral mülkiyet ve geometrik durumuna dönülmesine ilişkin kararın idarece infaz edilmemesi sebebiyle sicil kaydında infazın sağlanması bakımından açılan bir dava olup mahkemece kararın idarece infaz edilmemesinin idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de; açılan dava sonucu tesis edilecek kararla taşınmaz mülkiyetinin el değiştireceği nedeniyle davanın sicil kaydının düzeltilmesi olarak kabulü gerekir. Bu durumda taraf teşkilinin sağlanarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Davacı ile davalı arasında davalıya ait tapuya kayıtlı taşınmazın satışının vaadine yönelik sözleşmenin noterde ve usulünce düzenlenmekle başlangıçta geçerli olarak kurulduğu ancak daha sonra vaade konu taşınmazla ilgili davaların olumsuz sonuçlanması nedeniyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imkansız hale geldiği anlaşıldığından davacı alıcının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre müspet zararını(BK. 96) isteyebileceğinin kabulü gerekeceği-
Cebri ihale sonucu kazanılan mülkiyet hakkının tapuya tescil isteğinin TMK 716 kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği-
Taşınmaz satış vaadi alacaklısının, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde, açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebileceği-
Asıl olan taşınmaz mülkiyetinin tescille kazanılacağı, ancak cebri icra yoluyla taşınmazın ve payın satın alınması durumunda mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı ve geçeceği-
Çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payın yapılan ihale sonucu davacıya ihale edildiği, İcra Müdürlüğü’nce anılan payın davacı adına tescili hususunda Tapu Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazıldığının, ancak 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile anılan Kanun’da değişiklik yapan 5578 sayılı Kanun gereğince davacı adına tescilin yapılamadığının, bunun üzerine davacı tarafından eldeki davanın açıldığının anlaşıldığı, böyle bir isteğin TMK’nun 716. maddesine dayalı olduğu, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesi kapsamında olmadığı, dolayısıyla davaya adli yargıda bakılmasının gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesi iptali, şerhin terkini,-