Ticaret unvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketinin, TTK uyarınca tasfiye sürecini tamamladığından, artık bundan sonra aktif ve pasifini gösteren bir mal beyanını vermesinin fiilen mümkün olamayacağı, bundan hareketle mal beyanında bulunmadığından bahisle mahkumiyet kararı verilemeyeceği- İİK’nun 44. maddesindeki mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğu ve ticaret şirketlerini kapsamadığı-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin davada borçlu şirket ihya edilmeden yapılan takip işlemleri hukuken geçersiz ve yok hükmünde olup, mahkemece dava tarihinde geçerli bir haciz bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilirken, davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Alacaklı şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüş olup halen şirketin ihya olunmadığı anlaşıldığından, TBK. mad. gereğince, öncelikle borçluya, alacaklı şirketin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; borçlunun “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; HMK. mad. 54 ve 55 uyarınca işlem yapılması, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmesi, alacaklı şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerektiği-
Ek tasfiye davasının yazılı yargılama usulüne tabi olduğunun kabul edilemeyeceği, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu- "Eldeki davanın pay sahibi tarafından açılan bir dava olmadığı, davayı açan kişinin ek tasfiyesi talep edilen şirketten alacaklı üçüncü kişi olduğu, bu nedenle TTK’nın 1521. maddesinin eldeki davaya uygulanamayacağı, mevcut davanın yazılı yargılama usulüne göre görülmesi gerektiği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Borçlu şirketin sermaye artırımına gitmediğinden münfesih sayıldığı, ancak ticaret sicil kaydından silinmediği ve aktif durumda olduğu anlaşıldığından, borçlu şirkete icra emri çıkarılmasına ilişkin alacaklı vekilinin talebinin kabulü gerektiği, borçlu şirketin münfesih kabul edilmesinin icra müdürünün takdirinde bulunmadığı-
Tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinden terkin edilmeyen şirketler hakkında ihya davası açılamayacağı-
İİK 153. maddesine göre düzenlenen muhtıranın, tasfiye memurları yerine, şirketin eski ünvanına ve adresine çıkartıldığı, iade edilmesi üzerine de 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulsüz ve dolayısıyla geçersiz olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor