Boşanma kararı kesinleşmeden, evlilik halen devam ederken davacı kadının başka bir erkek ile ilişkisinin bulunmasının, evlilik birliğini temelinden etkileyeceği; boşanma kararında eşlerin kusurunun tespitinde ve buna bağlı olarak da boşanmanın sonuçlarının düzenlenmesinde (maddi ve manevi tazminat v.b.) önem arz edeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda eşine hakaret eden davalı-davacı kadının da kusurlu olduğu anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebileceği-
Taraflara boşanmanın ferileri yönünden beyanda bulunmak ve delillerini sunmak üzere, süre ve imkan verilmesi gerekli olup; bu sürenin verilmemesinin “adil yargılanma hakkı”nın bir uzantısı olan “savunma hakkı”nın kısıtlanması niteliğinde olacağı-
Davalı- davacı kadının, eşini istemediği, nefret ettiği şeklinde sözler söylediği, dedikoduya sebebiyet veren davranışlarda bulunduğu, eşinden habersiz müşterek çocukları sünnet ettirdiği anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Davacı-karşı davalı kadının da az da olsa kusurlu olduğunun mahkemenin de özel dairenin de kabulünde olması karşısında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 166/2.maddesi koşulları oluşmakla davalı-davacı kocanın boşanma davasının da kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olaylar kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4, BK. md. 42 (şimdi; TBK. mad. 50),43 (şimdi; TBK. mad. 51),44 (şimdi; TBK. mad. 52),49 (şimdi; TBK. mad. 58) dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsıldığının anlaşılması halinde boşanma kararı verilmelidir; yoksa inandırıcı olmayan yetersiz tanık beyanlarına istinat edilerek boşanma kararı verilemeyeceği-
Eşlerin her ikisinin de kusurlu olduğu anlaşıldığına göre, her iki tarafın karşılıklı açtığı davaların kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile davalı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceği hususunun araştırılması ve varılacak sonuca göre de; bu hususun varlığının tespiti halinde davalı yararına geçimi için uygun bir miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi, aksi halde ise bu koşul gerçekleşmediğinden davanın reddedilmesinin gerekeceği-