“İmzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre, senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşıyacağı, buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlayacağı, poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunmasının yeterli olacağı, kanun yapıcının, TTK.nun 589. maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul ettiği, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemenin yeterli olacağı, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olmasının ciro zincirini etkilemeyeceği, mahkemece, belirtilen bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceği-
Takip konusu çekin ön yüzündeki keşideci borçlu imzası dışındaki diğer borçluya ait imzanın keşideci borçlu için verilmiş aval niteliğinde olduğu- Çek üzerindeki keşideci imzasının, keşideci olarak görünen kişiye ait olmamasının, borçlu avalistin sorumluluğunu etkilemeyeceği-
"İmzaların istiklâli" prensibi uyarınca, keşidecinin yetkili hâmile karşı, senet bedelinden dolayı sorumlu olacağı-
Muhatap veya keşidecinin imzaları hariç olmak üzere, kambiyo senedinin ön yüzüne konan her imzanın “aval şerhi” sayılacağı-
“İmzaların istiklali” prensibi dikkate alındığında, kendi imzasını inkar etmeyen keşideci ve lehtar borçluların, senetteki imzalarından dolayı borçtan sorumlu olacakları-
“Dava konusu senetteki imzanın başka yerden taşınması suretiyle bu senedin oluşturulmuş olduğu”nun söylenemeyeceğinin bilirkişi raporunda belirtilmesine ve mahkemece bu mütalâaya uyulmamasına rağmen, “senet altındaki imzanın başka yerden taşınarak fotokopi üzerine monte edilmek suretiyle sahte senet düzenlendiği” yönündeki iddianın araştırılması bakımından, Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak, davalılardan birinin “alacaklı olmadığına” dair ikrarının da tüm delillerle birlikte değerlendirilip, “imzaların istiklali” prensibi de gözetilip tartışılarak karar verilmesi gerekeceği-
Bir kambiyo senedi üzerinde sahte imzaların, sahibini ilzam etmeyen imzaların bulunmasının, diğer (gerçek) imzaların sıhhatine etkili olmayacağı (imzaların istiklali prensibi)-
Lehtarın, ”keşide tarihindeki paraf imzanın keşideciye ait olmadığını” ileri süremeyeceği - Lehtar borçluya karşı, müracaat sorumlusu durumunda bulunan keşidecinin, çeki geriye ciro yolu ile alması ve başkasına ciro etmesi mümkün ise de, bu şekilde ciro ile çeki devir aldıktan sonra, keşidecinin sorumlu olduğu kimselere (lehtara) müracaat borçlusu olarak başvurmasının mümkün olmadığı, çünkü geriye ciro yolu ile çeki devralan keşidecinin, çeki devralmadan önceki duruma döneceği ve lehtar aleyhinde takip yapamayacağı-
‘Bir kimsenin kendi emrine bono tanzim edemeyeceği; başka bir deyişle bono tanzim edenin kendisini lehtar olarak gösteremeyeceği–
Davacı keşidecinin, “çekteki lehtar ve birinci cirantanın imzasının sahte olduğu, sahte imzadan sonra gelen cirantaların (hamillerin) çekin meşru hamilleri olmadıkları” yolundaki iddiasının, “imzaların istiklali” prensibi karşısında dinlenemeyeceği-. Davacı, keşidecinin tedavüle çıkardığı çekten dolayı sorumlu oluğu- Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden ve davalı bankanın TTK.’ nun 599. maddesi uyarınca çeki kötü niyetle iktisap ettiği kanıtlanmadan haklı hamil olmadığı gerekçesiyle hüküm kurulmasının isabetsiz olacağı-