İcra ceza mahkemesine sunulan şikayet dilekçesi ekindeki belgeler ile icra dosyası kapsamından borçlu şirket yetkilisinin kim olduğunun anlaşılması durumunda, şikayet dilekçesinde "şüpheli olarak tüzel kişiliğin gösterilmesi" ve "gerçek kişi şüphelinin isminin belirtilmemesi" nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceği-
5941 s. Çek Kanunu'nun yargılama usulü yönünden atıf yaptığı İİK m. 350, 351 ve 352'de sanığın delil sunma hakkının ve zamanının gösterildiği ve sanığın bir defaya mahsus olarak tevsii tahkikat isteminde bulunabileceğinin hüküm altına alındığı- 5941 s. Kanunda yer alan karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunun yargılamasının bir ceza yargılaması olduğu ve özel kanunlarda bir düzenleme bulunmayan uyuşmazlık konusunun, ceza yargılaması usulü yönünden genel kanun niteliğindeki 5271 s. CMK hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği- İmzaya itiraz üzerine yapılacak imza incelemesinin mahiyeti itibariyle bilirkişi delili olduğu ve kural olarak, yargılama aşamasında sanığın bilirkişi deliline başvurabileceği, sanığın daha önce böyle bir istemde bulunmamasının istemin reddi nedeni olmayacağı, ancak sanığın bu istemini maddi olgularla desteklemesi gerektiği ve hâkim veya mahkemenin ancak ispat edilmek istenilen olayın karara etkisinin olmaması ya da istemin sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılması hallerinde bu istemi reddedebileceği- Sanığın maddi olgularla desteklenen, sonucu nihai karara tesir edebilecek nitelikteki ve davayı uzatmaya matuf olmadığı anlaşılan imza itirazı üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği, ancak sanığın gerekçesi ortaya konulmamış, olgularla desteklenmeyen soyut imza inkarında bulunması ya da suçun niteliği gereği sonuca müessir olmayacak, ya da davayı uzatmaya matuf olduğu kanısına varılan imza inkarı hâlinde, sanığın istemi reddedilerek hüküm kurulabileceği-
“Ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK'nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da açık ve net olarak sanığın fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmadığının anlaşılması nedeniyle, CMK’nun 223/2-a. maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği-
Ticaret şirketinin yönetim yetkisine sahip olan sanık hakkında, şikayetçinin dilekçe ve beyanında göstereceği delillerle bağlı olduğu belirtilmiş olsa da şikayetçi, somut olarak sanığın hangi kasıtlı davranışlarla kendisini zarara uğrattığını bildirmediği için suçun unsurlarının oluşmadığı hususu gözetilmeden hükmün kurulmasının kanuna aykırı olduğu-
Şikayet dilekçesinde borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi, sanığın hangi kasıtlı eylemleri ile alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla hareket ettiği somut olarak bildirilmediğinin anlaşılması karşısında, suçun unsurlarının oluşmadığı hususu gözetilmeksizin sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği-
12. HD. 19.11.2019 T. E: 9418, K: 16682-
İİK'nın 351. maddesindeki, şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin adresi terk ettiğini, adreste başka bir dersanenin bulunduğunu, borçlu şirket yetkilisinin şirkete ait mallarını şirket adresinden çıkartarak alacaklı vekil edenin alacağını almasına engel olduğu iddasıyla şikayette bulunulduğu, fakat açık ve net olarak sanığın hangi eylemleri ile alacaklıyı zarar uğratmak için mevcudu eksilttiği hususunda somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 331. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmadığı anlaşıldığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği-
Karşılıksız çek düzenlemek suçundan dolayı açılan davaların icra mahkemesinde görüleceği ve İİK.'nun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353. maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı- İcra ceza mahkemesine hitaben yazılan şikayet dilekçesinde şüpheli olarak gösterilmeyen kişilerin icra ceza mahkemesince araştırılmasına ve cezalandırılmasına yasal olanak bulunmadığı- Yargılamanın ilerleyen safhasında şikayet dilekçesinde şüpheli olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan şüpheli olarak bildirilmesinin mümkün olmadığı- Şikayet dilekçesi ve eklerinden, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan tüzel kişi yetkilisi gerçek kişi veya kişilerin kim oldukları anlaşılamadığından, "davanın reddine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Karşılıksız çek düzenlemek suçundan dolayı açılan davada şikayet dilekçesi içeriği ve eklerinden şirket yetkilisinin anlaşılmadığı görüldüğünden, "şikayetin reddine" kararı verilmesinin isabetli olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor