Her hangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, bu durumda tapu malikinin kök murislerinin olduğu, davacıların tapu kayıtlarında intikal yaptırabilmeleri için “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca dava konusu taşınmazlarda bu yönde tespit kararı verilebileceği-
Davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak, tek tek hangi ada ve parsellerden oluşan taşınmazları dava konusu ettiğinin belirleneceği, gerektiğinde davacıya bu konuda usulüne uygun kesin önel verileceği, ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin isteğin, 6100 sayılı HMK.nın 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce Asliye Hukuk Mahkemesine getirilmiş olup Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekeceği, ayrıca görevin dava şartlarından biri olduğu ve dava şartlarının mevcut olup olmadığının ise davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı-
Türk Medeni Kanununun 1027. maddesi gereğince ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça tapu sicilindeki yanlışlık ancak mahkeme kararı ile düzeltilebilir. Tek taraflı işlemle tapu kaydı üzerine işlenen vakıf şerhinin Türk Medeni Kanununun 1027. maddesi gereğince terkini gerekeceği-
Dava, davaya konu taşınmazların tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğu iddiasına dayalı olup bu niteliği itibarıyla taşınmazın aynını ilgilendirdiğinden çekişmesiz yargıya tabi olmadığı-
Tapuda isim düzeltilmesi talebinde talep konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki kadastro ve nüfus müdürlükleri ile zabıtadan usulüne uygun şekilde bir araştırma yapılıp buna göre karar verilmesi gerekeceği bunlar yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı-
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmesinin gerekeceği-
Dava reddedilmiş olduğuna göre duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirmiş olan davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasının isabetli olmadığı-
Davacının açtığı davanın reddine karar verildiğine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken bu yönde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının isabetsiz olduğu-