İcra inkar tazminatı açısından somut olaya bakıldığında ise, itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada, gerekse öğretide öngörülen alacaktaki “likit” yani muayyenlik ve belirlenebilirlik niteliği ve koşulunun bulunmadığı açıktır; zira, takip tarihi itibariyle takibe konu alacağın varlığının ve varsa miktarının saptanması gerektirmekte olup, yukarıda açıklanan alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda olması ilkesi gözetildiğinde, gerek icra takip ve gerekse dava tarihi itibariyle likit bir alacak mevcut olmadığından , davalı/işverenin icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasının da hukuken olanaklı olmayacağı-

Taraflar arasındaki itirazın iptali  davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; D.li İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne  dair verilen 26.12.2001  gün ve  2000/768-2001/692 sayılı kararın incelenmesi davacı/alacaklı  kurum vekili tarafından ist ...