Elektronik ortamda tebligatın ulaşma tarihini izleyen beşinci günün sonunda tebligatın yapılmış sayılacağına ilişkin hükmün "Beş günlük sürenin muhatabın haklarını kullanmasını sağlayacak ‘yeterli ve makul bir süre’ olarak kabul edilemeyeceği, -posta yoluyla ve ilanen tebliğ usulünde- tebliğin yapılmış sayılması için öngörülen sürelerle karşılaştırıldığında beş günlük sürenin ‘kısa’ olduğu, elektronik tebligatın gönderildiğine dair bilgilendirmeyi sağlayan ‘kısa mesaj servisi (SMS) hizmetinin’ zorunlu olmaması ve mükelleflerin tamamı tarafından talep edilmemesi karşısında amaca hizmet etmediği, elektronik tebligat sistemine geçilmesiyle birlikte sistemden önce ve sonra mükellefiyet tesis ettirenler arasında uygulanacak tebligat yöntemleri yönünden farklılıklar meydana geldiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olduğuna ilişkin başvuru sonucunda; vergilendirme işlemlerine ilişkin belgelerin tebliğinde; öncelikle Vergi Usul Kanunun uygulanması gerektiği, bu Kanun’da hüküm bulunmaması hâlinde ise Tebligat Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği- Vergi hukukumuzda elektronik tebligat uygulamasının yasal dayanağının Vergi Usul Kanunun 107/A maddesinin oluşturduğu- ‘İsteğe bağlı olarak kendilerine elektronik tebligat yapılmasını talep edenlerin’ bağlı oldukları vergi dairesine başvurarak bu sistemden yararlanabilecekleri; ‘kurumlar vergisi mükellefleri, ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanların ise (Kazançları basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler hariç)’, tebliğ ile belirlenen sürelerde bildirimde bulunarak elektronik tebligat adresi alma ve elektronik tebligat sistemini kullanma zorunluluklarının bulunduğu- Elektronik tebligatın muhataplara kontrol etme yükümlülüğü yüklediği ve bu yükümlülüğe uyulması halinde tebliğin yapılmış sayılacağı tarihten de önce tebligattan haberdar olunacağı için dava açma süresi ve hukuki yollara başvuru süresi yönünden bir hak kaybı yaşanmayacağı- Günümüz teknolojik imkân ve koşullarında, elektronik posta adresini beşer günlük aralarla kontrol etme yükümlülüğünün mücbir sebep hâllerinde beş günlük kanuni sürenin işlemeyeceği hususu da gözetildiğinde; kanun koyucunun, makul olmayan bir külfet getirmediği, bu kuralda birey ile kamu yararı arasındaki dengenin korunduğu ve mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın ölçülü olduğu- Elektronik tebligat sisteminin, ayrım gözetmemesi nedeniyle eşitlik ilkesine aykırılığından söz edilemeyeceği-

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul 9. Vergi Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU: 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 23/7/2010 tarihli ve 6009 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen 107/A maddesine 7/4/2015 tarihli ve 6637 sayılı Kanun’un 5. ma ...