Talepte bulunan tarafın bununla ilgili masrafları peşin olarak vereceği (İİK. mad. 59)- 6352 s. Yasa ile yapılan değişikliklerin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Tedbir kararında açıkça, "cebri icra yoluyla satılamaz" şeklinde bir açıklık yok ise, bu tedbir kararının taşınmazın cebri icra yoluyla satışını önlemeyeceği- Taşınmaz üzerindeki satış ve devri önleyici şerhin, İİK'nın 106. maddesindeki hak düşürücü sürelerin işlemesini engeller nitelikte olmadığı, şikayetçinin, şerhin konulduğu tarihe kadar satış isteyebileceği gibi, şerhin konulmasından sonra tedbirin kalkması ihtimaline binaen haczinin düşmemesi için İİK. mad. 106'daki sürelerde satış talebinde bulunması ve haczinin düşmemesini sağladıktan sonra kamulaştırma bedelinin, satış talebi mahiyetinde kendi dosyasına gönderilmesini talep etmesinin mümkün olduğu- Şikayetçinin haczinin düştüğünden, sıra cetveline itirazda bulunmakta hukuki yararının bulunmadığı ve bu sebeple HMK. mad. 114/1-h ve 115/2 uyarınca sıra cetveline yönelik şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra dairesinde borçluya kefil olan üçüncü kişinin bu kefaletini, daha sonra asıl borçlunun senet altındaki imzayı inkâr etmesinin etkilemeyeceği–
Alacaklı tarafından ‘muaccel bir alacağın varlığı konusunda mahkemede kanat oluşmasını sağlayarak delillerin ibraz edilmemiş olması halline’ mahkemece ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
İcra mahkemesince «icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisizliğine» dair verdiği kararın kesinleşmesi üzerine, alacaklının on günlük (şimdi HMK. gereğince "iki haftalık" ) hak düşürücü süre geçtikten sonra «icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini» istemiş olması halinde, «önceki (yetkisiz icra dairesindeki takibin) açılmamış sayılacağı»-
Tasarrufun iptali davası olarak açılan davada, takip dayanağı bononun düzenlenme sebebi ile borcun doğduğu tarihin ve takibe konu alacağın gerçek olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği-
Her ne kadar K. ayının 31. günü söz konusu olamaz ise de bunun yanılgıdan kaynaklandığı ve bu eksikliğin çekin niteliğini etkilemediği ve keşide tarihinin K. ayının son günü olarak yazıldığının kabulü gerekeceği ve bu durumda, mahkemece, çekin süresinde ibraz edildiği gözetilerek ihtiyati haciz istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece "talebe dayanak yapılan bononun, aleyhine istemde bulunulan bankaya ciro yoluyla devredilmediği sürece teminat bonosu olduğu" gerekçesiyle "talebin reddine" karar verilmiş ise de, dilekçe ekinde itiraz edilmeyen bono fotokopisinden lehdarın, diğer kişilerin ise avalist olduğunun anlaşıldığı, ayrıca bono metninden bononun teminat olarak verildiğine ilişkin bir açıklık bulunmadığı, hal böyle olmakla, yazılı gerekçeyle "talebin reddinin" isabetli görülmediği-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada dosya içeriğine göre; İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi bulunması halinde, o yabancı uyruklu kişinin teminat göstermeden, Türkiye’de bir Türk vatandaşı hakkında takip yapabileceği–
Aracı haciz konulduktan sonra satın alan şikayetçinin, "süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin düştüğü" gerekçesiyle "haciz kaydının iptalini" istemekte hukuki yararının bulunduğu, mahkemece, "şikayetçi 3. kişinin icra takibinde taraf olmadığı, aracın sahibi veya alacaklı olmadığı" gerekçesi şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.