İİK'nın 258/3. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabileceği-İhtiyati haciz kararının İİK.'nın 260. maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekeceğinden, temyiz edilen kısa kararın, temyiz denetiminin mümkün olmadığı-
İhtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davalarında ‘kusursuz sorumluluk’ esası söz konusu olduğundan, davalı alacaklının kötü niyetli olup olmamasının sonuca etkili olmayacağı–
Alacaklı bankanın, lehdar tarafından kendisine ciro edilen iki adet çeke dayalı olarak, lehdar ve keşideci aleyhine ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, çek üzerinde "çeklerin rehin cirosuyla devredildiği"ne ilişkin bir kayıt bulunmamasına rağmen mahkemece, çeklerin olsa olsa rehin cirosuyla devredildiği gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Talep edilen alacak herhangi bir mahkeme kararına veya kıymetli evrağa dayanmadığı gibi, kira sözleşmesinin tek başına ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olamayacağı, alacağın yargılamayı gerektirdiği, borçlunun kaçma ya da mal kaçırma şüphesini gösteren delil de ibraz edilemediği hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece ihtiyati haczin kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 289 uyarınca konkordato müddeti içinde "rehinli alacaklar müstesna olmak üzere borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takipler duracağı", ihtiyati haczin ise alacaklıların haklarını temin için borçlunun mallarına konan tedbir olup icra takibinden veya açılacak davadan öncede uygulanabileceği; ihtiyati haczin takip muamelesi de sayılamayacağı-Borçlunun konkordato isteminden vazgeçmesi sebebi ile konkordato mühleti kaldırıldığından, ihtiyati haciz uygulamasının borçlunun konkordato projesini sonuçsuz bırakacağından da söz edilemeyeceği-
"Borçlu tarafından takip dosyasına yapılan ödemenin, kendisine ödeme emri tebliğinden sonra olduğu ve yanlışlıkla yapılan bir ödemenin söz konusu olmadığı anlaşılmakla, İİK.'nin 361. maddesinin olayda uygulama yeri olmadığı- Öte yandan borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesi de iade talebine dayanak olamayacağından, borçlunun ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabileceği"ne ilişkin Yargıtay kararına direnişmişse de, direnme kararının verildiği 07.03.2023 tarihinde temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı 238.730,00 TL olmakla uyuşmazlık konusu değerin (107.300,00 TL) 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kesinlik sınırını geçmediği-
Borçlunun itirazı kendisine tebliğ olunan alacaklının, icra mahkemesinden "itirazın kaldırılması"nı, mahkemeden "itirazın iptâli"ni istememesi halinde, ihtiyati hacizin hükümsüz kalacağı-
İhtiyati haciz talebinde bulunan, muaccel alacağa yönelik talepte bulunmuş ve karşı taraf aleyhine açtığı itirazın iptali davası sonucu verilen, kısa karara dayanmış olup, her ne kadar ihtiyati haciz talebine dayanak olarak sunulan kısa kararın ilam yada ilam mahiyetinde bir belge olmasa da alacağın varlığını yaklaşık olarak ispat ettiği açık olduğundan talebin kabulü gerektiği-
Mahkemenin ara kararında “...icra dosyasında takip dosya hesabının çıkartılarak, çıkan toplam ve % 50' si tutarındaki nakit veya ulusal bir banka tarafından düzenlenmiş süresiz ve kesin teminat mektubunun mahkememize sunulması halinde tekne üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılarak yargılamaya sonuçlanıncaya kadar teminat üzerinden devamına...” denildiği anlaşıldığından, tekne üzerindeki ihtiyati haczin, sunulacak teminat mektubu üzerinden devamına karar verilmiş olduğundan, ihtiyati haciz kararının kaldırıldığından bahsedilemeyeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.