Borçlunun adresine çıkartılan kıymet takdirine ilişkin tebligatın, 26.04.2014 tarihinde, muhatabın adreste olup olmadığı tespit edilmeden doğrudan aynı çatı altında yaşayan sıfatı ile oğluna yapılmış olduğundan usulsüz olduğu- Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği-
Haczedilmezlik şikayetinin konusu olan taşınmazlara doğrudan icra dosyasından yazılan haciz talimatı üzerine haciz tatbik edildiği, buna göre haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesi ve borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığının araştırılması esas icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesi tarafından bizzat yapılması gerektiği-
İİK.'nin 128/a-2. maddesinde yer alan kesinleşen kıymet takdirinin üzerinden iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağına dair düzenlemenin, icra müdürlüğünce alınan kıymet takdir raporuna ilişkin olup, meskeniyet şikayetinde mahkemece belirlenen haline münasip ev değerinin şikayet yoluyla güncellenmesinde kıyasen uygulanmasının mümkün olmadığı- İnceleme sırasında takip konusu borcun ödenmesi ve şikayete konu taşınmazdaki haczin kaldırılması nedeniyle iş bu şikayetin konusuz kaldığı görülmüş ise de, şikayette borçlu haksız olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yine borçlu aleyhine hükmedilecek olması ve İlk Derece Mahkemesi kararında bu giderlerin borçluya yükletilmiş olması nedeniyle bu hususun bozma nedeni yapılmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olduğu-
Uyuşmazlık, usul ve yasaya aykırı yapılan ihalenin feshi istemine ilişkindir...
İkinci ihalede, satış bedelinin “satışa konu taşınmazın kıymetinin %40 (şimdi; %50) + paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını” karşılamamasının ve ihale tutanağında “ihalenin başlangıç saati” nin gösterilmemiş olmasının ihalenin feshini gerektireceği- Satış ilanının taşınmazı hacizli olarak satın alan kişiye de tebliğ edilmesi gerekeceği-
İİK’nun 96/3. maddesindeki 7 günlük sürenin, istihkak davası açmak için değil istihkak iddiasını ileri sürmek için öngörülmüş olduğu, icra dosyasına yapılan istihkak başvurusu ile 7 günlük süre kesileceği, bundan sonra İİK’nun 97/1. maddesindeki yasal prosedürün işletilmemesi halinde üçüncü kişi tarafından doğrudan dava açılmasını engelleyen yasal bir düzenlemenin bulunmadığı-
İhalenin feshi talebinde bulunan şikayetçinin, satış isteyen alacaklı ya da borçlu olmadığı, resmî sicilde kayıtlı ilgili ve sınırlı ayni hak sahibi sıfatlarının bulunmadığı, şikayet konusu olmayan taşınmazların maliki üçüncü kişi sıfatı ile takipte yer aldığı, bu durumda anılan şikayetçinin kendi adına kayıtlı olmayan taşınmazlara ilişkin ihalenin feshini talep etmekte aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı- Mahkemece, nispi harç alınmadan ve teminat gösterilmesi şartı yerine getirilmeden sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Haciz tarihi itibari ile yürürlükte bulunan İİK'nun 106. maddesine göre taşınırlarda satış isteme süresi altı ay olup, kıymet takdirine itiraz ile 3. kişinin açtığı istihkak davası satış isteme süresini durdurmayacağından, haciz tarihi ile alacaklı tarafından satış talep tarihi olan 11.04.2014 tarihi arasında yasal altı aylık sürenin geçtiği bu itibarla İİK'nun 110. maddesi gereği haciz kalkmış olduğundan yapılan iş bu ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı ilamda, ".... 160.000,00 TL'ye alınan ... marka, ... araç ile 15.000,00 TL'nin davalılara verilerek, aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine," hükmedildiği, ilamdaki davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan takipte, vekalet ücreti yargılama gideri ile birlikte dava konusu aracın aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde bedelinin tespitinin talep edildiği anlaşıldığından, takibe konu ilamda eş zamanlı edimlerin ifasının söz konusu olduğu- Takip alacaklısının edimi ayıplı aracın teslimi ve 15.000,00 TL bedelin borçluya verilmesi olup takip alacaklısının ayıpsız aracı teslim alabilmesi için kendi edimini yerine getirmesi gerektiği ve buna göre takip dayanağı ilama uygun muhtıranın iptalinin uygun olmadığı-
Dava konusu taşınmazdaki payların belirlenme şekli ve imar öncesi değer farkı dikkate alındığında taşınmazın satış bedelinin payları oranında paylaştırılmasının, her bir kadastro parselinin imar parseline kattığı değer oranında faydalanması ilkesine aykırılık oluşturacağı- Arsaya isabet edecek satış bedelinin arsa malikleri arasında payları oranında değil, her bir kadastro parselinin imar uygulamasından önceki değeri oranında paylaştırılması kabul edildiğinden ve mahkemece satış bedelinin bu esasa göre dağıtılmasına dair verilen kararda direnilmesinin yerinde olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.