4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemi-
Borçlunun mernis adresine 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan Örnek 6 icra emri, kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemleri usulsüz olduğu, bu hususun ihalenin feshi sebebi oluşturacağı-
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemi-
İhaleye konu her iki parselin birlikte satışı için bunların ekonomik bütünlük oluşturup oluşturmadığının bilirkişi incelemesi yaptırılarak araştırılması gerekeceği—
Her ne kadar borçlulara yapılan satış ilanı ve kıymet takdir tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğü iddia edilmiş ise de, şikayet dilekçesinde taşınmazların kıymetinin düşük olduğunun ileri sürülmediği, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde zarar unsurunun oluşmadığının kabulünün gerekeceği-
Usulüne uygun olarak yapılmış olan kıymet takdirine itirazın mahkemece değerlendirilmeden usulden reddi sonrasında, satış dosyasında alınan mıymet takdir raporunda belirlenen muhamen bedel esas alınarak satış gerçekleştirilmiş olduğu- Takdir edilen kıymetin düşük olduğu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürüldüğüne göre, makemece ihalenin feshi istemi sırasında kıymet takdrine itirazın değerendirilmesi gerektiği-
Müflis, ihalenin feshi davası açabilirse de, mahcuzun iflas masasına dahil olan mallardan olması nedeni ile satış ilanının, iflas idaresi yanında müflise de tebliğinin zorunlu olmadığı- Satış ilanının müflis şirket adına iflas idare memurlarına usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşıldığından, bu hususun ihalenin feshi nedeni yapılamayacağı- K. takdirine ilişkin tebligat usulsüzlüğü iddiasının ise, ilgilisince ileri sürülmedikçe mahkemece re'sen incelenemeyeceği-
12. HD. 16.12.2013 T. E: 32954, K: 40022-
Hakimlerin hukuki sorumluluğunun HMK. mad. 47'de öngörülmüş olduğu- İcra mahkemesi kararlarının hüküm ve sonuç doğurması için kesinleşmesine gerek olmadığından, icra mahkemesi kararı ile "ödeme emrinin iptali"nin sonucu olarak taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış olacağı ve bu kararın icra müdürlüğüne ibrazı ile mahcuz taşınmaz mülkiyeti üçüncü kişi üzerinde iken, haczin terkin edilmiş olduğu- Alacaklının takip konusu alacağını alıp almayacağı henüz belli olmadığından ve alacaklının tasarrufun iptali davası açabilme, borçlunun başka mal ve alacakları üzerine haciz koydurabilme ve alacağını tahsil edebilme imkanı varken takip dosyası işlemsiz bırakılarak bu davanın açıldığı görülmekte olup davacı vekilinin "geçici veya kesin aciz belgesi almadıklarını İİK'nun 277 ve devamı hükümlerine göre tasarrufun iptali davası da açmadıklarını" beyan ettiği de anlaşıldığından, icra hakiminin davaya konu kararı ile bir zararın meydana geldiğinin söylenemeyeceği-
İİK.nın 129/1. maddesine uygun bir şekilde taşınmazın kesinleşen kıymet takdiri üzerinden ihaleye çıkartıldığı, muhammen bedelin %50'si ve paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını da karşılayacak şekilde satıldığı, İİK madde 126'ya uygun ilanın yapıldığı, İİK madde 128/a-3.fıkrası uyarınca kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmeden ihalenin yapıldığı, İİK madde 114/2 cümle uyarınca satış ilanının elektronik ortamda da yapıldığı, internet ortamından teklif verilmediği, resen yapılan değerlendirmede de kamu düzenine ilişkin herhangi bir fesih sebebi de bulunmadığı- Ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.