Mahkemece icra emri ve kıymet takdiri raporunun borçluya tebliğine ilişkin borçlunun yaptığı tebligatın usulsüzlüğü, şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken şikayette hukuki yararın bulunmadığından bahisle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, Anayasa Mahkemesi'nin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerektiği-
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin tüm kararlarına karşı, hiçbir ayırım veya istisna yapılmadan –on gün içinde- “karar düzeltme” yoluna gidilebileceği- HUMK’nun 193. maddesinde öngörülen on günlük sürenin, karar düzeltme talebi üzerine verilen Yargıtay’ın red kararının ilgililere tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı–
Tasarrufun iptali davasında mahkemece, uzman bir bilirkişiden davalı borçlu adına kayıtlı taşınmazların kıymet takdirlerinin yaptırılıp kıymet takdirlerinin belirlenerek, öncelikle dava şartı olan borçlunun aciz durumunun belirlenmesi gerektiği-
Taşınmazın büyüklüğünün şartname ve ilanda belirtilen miktardan daha az olduğunun anlaşılması halinde, şartname ve ilanın gerçeğe aykırılığı söz konusu olup, irade fesadına yol açacağının kabul edilmesinin gerekeceği-
Tebligat Kanunu mad. 35/4 uyarınca, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, buna göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olmasının zorunlu olduğu- Borçlu tarafından, iade gelen tebligata ilişkin olarak herhangi bir iddiada bulunulmamış olması ve 35. madde gereğince yapılan tebligata ilişkin olarak da komşu adının bulunmadığına ilişkin iddiasının anılan maddeye göre yapılacak tebligatta önem arzetmemesi nedeniyle, borçlu şirkete yapılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu-
Mükellefiyet listesinin düzenlenmesinin, borçlu lehine bir durum olduğu, bu nedenle mükellefiyet listesi’nin düzenlenmemesinin veya düzenlenen mükellefiyet listesinin borçluya tebliğ edilmemiş olmasının, borçlu tarafından ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği–
İcra müdürlüğünden gönderilecek bir muhtıra ile acele kamulaştırma işleminin yapılması mümkün iken icra emri gönderilmek suretiyle takip yapılmasının doğru olmadığı, tahliye ve teslim kamulaştırmanın doğal sonucu olup tahliyenin gerçekleştirilmesinin takip yapılmasına bağlı olmadığı- Şikayetçi borçlu acele kamulaştırmaya dair idari işlemin iptali amacı ile Danıştay'da dava açıldığı, davanın reddine ilişkin kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararı ile dava konusu işlemin (acele kamulaştırmaya dair idari işlemin) şikayetçi borçlunun maliki olduğu taşınmaz yönünden kesin olarak iptal edilmesine karar verildiği ve takibin dayanağının kesin olarak ortadan kalktığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Yükümlülük listesi kesinleştikten sonra yapılacak kıymet takdirinin, haciz sırasında yapılmış kıymet takdirinden ayrı ve farklı olduğu—
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.