Borçlunun “borca itirazı” üzerine icra mahkemesince takip muvakkaten durdurulmuş ise itirazın reddi halinde borçlu aleyhine takip konusu alacağın % 40’dan (şimdi; %20'den) aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebileceği (takip muvakkaten durdurulmamışsa böyle bir tazminata hükmedilemeyeceği)-
Örnek 10 ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğine dair şikayet yerinde bir gerekçe ile reddedildiği göre, borçlunun imza itirazı da anılan yasa maddesi kapsamında imzaya ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan reddedilmiş sayılacağı ve süresinde yapılmayan imza itirazı nedeniyle takibin geçici olarak durdurulmasının isabetsiz olduğu- Borçlunun imza itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi halinde borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Haczedilmezlik şikayetinde verilen tedbir kararının zamanaşımını kesmeyeceği-
İcra mahkemesince borçlunun tazminatla sorumlu tutulması doğru ise de, tazminata, yabancı para alacağının takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekirken yabancı para (USD) esas alınmak suretiyle tazminata karar verilmesi isabetsiz olup; hükmün bu nedenle bozulması gerekmekle beraber, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Borçlunun imzaya itirazının kabul edilmesi halinde İİK.nun 170/III maddesi gereğince “takibin durması” yerine “takibin iptaline” karar verilemeyeceği-
Yerel mahkemece takibin geçici olarak durdurulması yönünde verilen tedbir kararı kararın verildiği tarih itibariyle hüküm doğuracağı, mahkemece takibin durdurulması yönünde karar verildiğine göre tedbir kararından sonra konulan haczin hükümsüz olduğu- Tedbir kararının, icra dairesine ulaştığı tarihte değil, verildiği tarihte sonuç doğuracağı-
26.04.2015 tarihli tedbir kararı ile alacağın %15'i oranında teminat karşılığında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş ise de; öngörülen teminat yatırılmadığından takibin durmadığının anlaşıldığı, o halde mahkemece, takibin durdurulmadığı dikkate alınarak imza itirazının reddi ile yetinilmesi gerekir iken borçlu aleyhine ayrıca tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Teminat iddiasının borca itiraz mahiyetinde olduğundan İİK'nın 169/a maddesindeki belgelerle ispat edilmesi gerekti- davacı borçlunun alacaklı bankadan kullandığı krediye ilişkin sözleşme kapsamında takip konusu bono ile ilgili hüküm bulunmadığının görüldüğü yine her ne kadar davacı tarafından alacaklı banka hakkında BDDK'ya yapılan şikayetle ilgili olarak banka tarafından bononun kredinin teminat olarak alındığı hususunun bildirildiği beyan edilmiş ise de icra mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olduğundan mahkemece söz konusu davada yapılacak incelemenin borcun bulunmadığına ilişkin olması nedeniyle İİK'nın 169/a maddesinde belirtilen nitelikte belgenin sunulmadığı anlaşılarak davanın reddine- Takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmediğinden koşullarının oluşmaması nedeniyle tazminata hükmedilmesine yer olmadığına-
İİK'nın 296. maddesine göre; konkordato talep eden ile sözleşme ilişkisi içerisinde bulunan karşı taraf, aralarında bulunan sözleşme ilişkisini, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdiremeceği gibi, taraflar arasında ki sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunsa da, bu hükmün uygulanmayacağı, konkordato talep eden şirketlerin, konkordato talep tarihinden önce doğmuş elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon gibi borçlarından dolayı bu hizmetleri sağlayan şirketlerin sırf bu nedenle sözleşmeyi feshederek konkordato talep eden davacılara bu hizmetleri sunmaktan kaçınamayacağı, davacı şirketler, konkordato talep tarihine kadar bu hizmetleri sunan şirketlerden hizmet almaya devam etmiş olup; konkordato talep eden şirketlere, bu hizmetleri sunan şirketlerin, konkordato talep tarihine kadar ki borçlarından dolayı hizmeti ifadan vazgeçmeyip sırf konkordato talep edildiği gerekçesi ile bu hizmetleri ifadan kaçınamayacağı, konkordato talep eden şirketler ile bu hizmeti sunanlar arasında düzenlenen sözleşmenin, sözleşme süresinin sona ermesi sebebiyle veya sözleşmede bulunan başka bir sebeple sona erdiği ispat edilmiş olmasa, konkordato talep edenler, konkordato talep tarihinden önce doğduğunu iddia ettikleri elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon borçlarından dolayı, bu hizmetlerin kesilmesini tedbiren talep edip edemeyeceği noktasındaysa; HMK'nın 390/3 ve 391/2 b ve c fıkralarına göre, tedbir talep eden ilgilinin, ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça ve bunun dışında; tedbir talebinin hangi sebebe dayandığını, neyin üzerine tedbir konulacağını da ifade etmesi gerektiği, konkordato talebinden önce ne kadar borcu olduğunu dahi belirtmeden hizmet aldığı bütün şirketler aleyhine tedbir talebinde bulunulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu, hizmet aldığı şirketin bu hizmeti konkordato talebinden önceki borçtan dolayı keseceğini veya kestiğini açıkça ifade ederek, iddiasını somutlaştırarak tedbir talebinde bulunması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.