Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; fiili ayrılık sebebiyle (TMK m. 166/4) açılan boşanma davasında, tarafların gerçekleşen olaylara göre kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre davalı eş yararına, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği-
Trafik kazasından kayanaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatını taşıyan kişinin takip konusu borcu ödeyerek aldığı rücu belgesine dayanarak borçlu hakkında yaptığı takipte, borçlunun takibe itiraz etmesi üzerine, alacaklının “itirazın kaldırılmasını” icra mahkemesinden isteyemeyeceği-
Borçlunun borcundan adi kefilin sorumlu tutulabilmesi için borçlu aleyhine Türkiye'de takibatın imkansız hale gelmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi veya hakkındaki icra takibinin semeresiz kalmış olması gerekeceği-
Trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
2. HD. 03.05.2018 T. E: 2016/15692, K: 6039-
17. HD. 17.09.2019 T. E: 2016/18498, K: 8107-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen almak zorunda olduğundan; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, malvarlığı ve çalışarak sağladığı gelirin onu yoksulluğa düşmekten kurtaracak yeterlilikte bulunmadığı anlaşıldığından; kadın yararına davacının mali gücüyle orantılı uygun miktarlarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
Davalının davacılar hakkında görevi kötüye kullanma şüphesi ile şikayetçi olduğu, davalının şikayetine istinaden yapılan soruşturma neticesinde şikayetin yasal şartları taşımadığı değerlendirilerek işleme konulmamasına karar verildiği, davalı hakkında da, görevli memura direnme ve iftira eylemleri nedeniyle kamu davası açıldığı, üzerine atılı suçun şartlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verildiği ve kararın Yargıtayca onandığı anlaşıldığına göre, davalının vermiş olduğu şikayet dilekçesi de bir bütün olarak değerlendirildiğinde hak arama özgürlüğü sınırlarının aşılmadığı-
Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-  Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Davacının talebinin aşılarak hüküm kurulmuş olmasının isabetli olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.