Birlik görevlerinin yerine getirilmemesi kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağından, Türk Medeni Kanununun 174/2. madde koşulları bulunmamakta olup davacının manevi tazminat isteğinin reddi gerekeceği-
Alacağın tahsili amacıyla borçlu aleyhine başlatılan icra takibi sırasında borçluya ait taşınmazların satışından elde edilen bedelin, yaklaşık dokuz yıl süren sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde nemalandırılmamış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği-
Rücuan tazminat istemine ilişkin davada, davalılardan ..., ..., ... ve ...’ın mahkemenin 17/12/2015 tarihli ilk kararını temyiz etmedikleri, ilk kararın adı geçen davalılar bakımından kesinleşmiş olduğu, bu husus dikkate alınmadan bilirkişi raporundaki kusur oranlarına karşılık gelen tazminat miktarlarına göre yeniden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağından, davalıya bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemi-
Davacı tarafça, dava ve ıslah dilekçelerinde faiz talep edilmemiş olmasına rağmen, mahkemece ziynet eşyası bedeli ve maddi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru değilse de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden "...dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile..." ifadesinin hükümden çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilmesi gerektiği-
Retle sonuçlanan boşanma davasının kesinleşmesinden sonra en az üç yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulmamış olması “fiili ayrılık” olgusuna dayanan boşanma nedeni olduğu ve fiili ayrılık nedenine dayanan bu boşanma davasında “kusur” koşulu aranmayacağı- Boşanmanın eki olan maddi ve manevi tazminatların ise kusurlu olan taraftan istenebileceği-
TBK. mad. 58'e göre,davalının davacı ile kendisinin evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi ile birlikte olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-
Davalı (karşı davacı) hakkında, davacı (karşı davalıya) yönelik cinsel taciz eylemi nedeniyle başlatılan idari soruşturma sonucunda lüzumu muhakeme kararı verildiği ve karara itirazın Danıştay tarafından reddedilerek kesinleştiği; Ceza Mahkemesinin dosyasında davalı hakkında, davacıya yönelik cinsel taciz suçundan açılan ceza davasında yapılan yargılama sonucunda verilen delil yetersizliğinden beraat kararının temyizi üzerine Yargıtay Dairesince zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile kamu davasının düşürülmesine karar verildiği, bu durumdan yasal şikayet hakkının kullandığı anlaşıldığından, mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.